Almanya’da iş bulmak ve orada yeni bir hayata başlamak – Gerçek deneyimler serisi – 2


09 Mar 2018
Paylaş

Yurt dışına çıkmak sadece yüksek lisans aracılığıyla mı olur? Hayır diyeceksiniz, bir yolu daha var: İş bulur öyle gelirim.

Peki ben size 3. bir yol daha olduğundan bahsetsem ☺

Bu sefer Gizem’le beraber gerçekleştirdik röportajı. 29 yaşında genç bir kadın var karşımda. 2,5 yıldır Almanya’da yaşayan genç bir mühendis o. Hatta Türkiye’nin ilk kadın otomotiv mühendislerinden biri o.

Gizem

Tanışmamıza vesile ise bu blog. Ama asıl sebep onun Almanya’da yaşam kurma isteği, tutkusu. Bloğum aracılığıyla bana ulaşmış ve Almanya hakkında, buradaki yaşam hakkında bilgi almak istediğini söylemişti. Nasıl yaparım, nasıl gelirim, hangi kurs daha iyi, yaşam kurmak için hangi şehir en mantıklısı derken Gizem bütün zorlukların üstesinden geldi ve şu anda Almanya’da yaşıyor, çalışıyor… ‘Almanya’ya taşınmak benim verdiğim en doğru kararlardan biri. Evet, yine bir şansım olsa, bunu yine yapardım.” diyor Gizem..

GizemHikayesinde beni en çok etkileyen kısımla başlamak istiyorum röportaja…

’’70’e yakın iş başvurusu yaptım ve sayısız red cevabından sonra sadece tek bir iş görüşmesine çağrıldım ve şu anda orada çalışıyorum…’’

Almanya’da yüksek lisans yapmadan işe kabul aldın. Sence, Türkiye’deki üniversitelerden mezun olmak başvurulan işlerde yeterli mi? Burada iş arama süren nasıl geçti? 

Her ne kadar üniversite denkliği olsa da, Türkiye’den alınmış diplomalarla burada iş bulmak gerçekten zor. Ben ilk önce seçici davranıp sadece gerçekten istediğim işlere başvurdum. Ama sonlara doğru umutlarım tükenmeye başlayınca makine mühendisi arayan her ilana başvurmaya başladım, geri dönmek istemedim çünkü.

Sonuçta 70’e yakın iş başvurum vardı ama sadece 2-3 telefon mülakatı yapabildim. Ancak burada belirtmeliyim ki bunun tek nedeni diplomalarımın Türkiye’den olması değil, bu başvurular sırasında çalışma iznine sahip olmamamdı. Çünkü bir işverenle sözleşme imzaladıktan sonra, çalışma izni için yaklaşık 3 aylık süreye ihtiyacınız var. Birçok işveren bu kadar beklemek istemiyor. 

O zaman dil kursu vizesi ile öğrenci vizesi arasında önemli bir fark var…

Evet, dil kursu vizesi ve öğrenci vizesi arasındaki en önemli farklardan biri de bu bence. Eğer üniversitede öğrenciyseniz zaten çalışma izniniz var, ama dil kursunda öğrenciyseniz ne yazık ki yok.

Aylar süren başvurulardan ve sayısız red cevabından sonra tek bir is görüşmesine çağırıldım ve şu anda orada çalışıyorum.

”Önünüzdeki bütün engellere rağmen bir görüşme yapma şansını yakalarsanız, orada kendinizi gösterdiğiniz takdirde diplomanın önemi kalmıyor. ”

GizemYani aslında önünüzdeki bütün engellere rağmen bir görüşme yapma şansını yakalarsanız, orada kendinizi gösterdiğiniz takdirde diplomanın önemi kalmıyor.

Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği ve ITÜ İşletme ve Teknoloji Yönetimi Yüksek Lisans programlarını bitirdin. Yüksek Lisans eğitiminden sonra çalışmaya başladın, yaklaşık 4 yıllık bir çalışma hayatından sonra Almanya’ya taşındın. Peki bu kadar iyi eğitim almışken neden Almanya? Seni yurt dışına iten güç neydi? Neden Türkiye’den çıkıp yurtdışına yerleşme kararı verdin?

Seyahat etmeyi çok seviyorum, zaten bütün yurt dışı maceram da böyle başladı. 25 yaşındayken çıktığım yurt dışı seyahatleri sırasında Avrupa’daki yaşam ve çalışma hayatından çok etkilendim ve burada yaşamalıyım diye düşünmeye başladım.

Seyahatlerim sırasında karşılaştığım insanlarla sohbet ettikçe, Türkiye’deki hayat standardımızdan daha da rahatsız olmaya başladım. Politik durum da zaten çok iç açıcı değildi, benim sahip olduğum hayat görüşüne sahip birçok kişi gibi ben de ülkenin içinde bulunduğu durumdan ve ilerlediği yönden rahatsızdım. Çalışma hayatında yaşadığım sıkıntılar da bunun üzerine eklenince hayatıma yeni bir yön vermem gerektiğine karar verdim.

Makine mühendisi olduğum için benim için en uygun ülkenin Almanya olduğunu düşündüm ama yine de Avrupa genelinde iş aradım. Birçok yere başvuru yaptım ama olumlu bir cevap alamadım. Böyle olunca ilk önce Almanca öğrenmek için Almanya’ya gelmeye karar verdim. Burada Almanca öğrendikten sonra iş buldum. Şu anda da hala aynı iş yerinde Ar-Ge mühendisi olarak çalışıyorum.

‘’Bence psikolojik hazırlık her şeyden önemli oluyor bu noktada. Tek başına kalmaya, gerçek anlamıyla bir birey olmaya hazır olmalı insan. Çünkü burada konu başka bir şehre taşınmak değil…’’

“Fikir-ön hazırlık” sürecinden bahseder misin? Sence yurt dışında yaşamak isteyenler ilk nasıl  ve nereden başlamalı bu sürece?

İlk önce bence herkes kendini iyi tanımalı. Ailesinden, arkadaşlarından uzak kalmaya dayanabilecek mi? Dilini bilmediği (ki bence bilse de bu nokta önemli) bir ülkenin prosedürleriyle başa çıkmaya hazır mı? Bence psikolojik hazırlık her şeyden önemli oluyor bu noktada. Tek başına kalmaya, gerçek anlamıyla bir birey olmaya hazır olmalı insan. Çünkü bu başka bir şehre taşınmak değil, her zaman arkamızda olan ailemiz bir telefonla yardımımıza koşamıyor buradayken ne yazık ki. Bu yüzden önce her şeyle başa çıkabileceğinden emin ve buna hazır olmalı herkes.

”Araştırma, bütçe hesapları, para biriktirme derken yaklaşık iki sene geçirdim. Bence bunun için en önemli aşama şehir ve dil kursu secimi. Bunları yaptığınız zaman gerisi zaten standart devlet prosedürleri…”

GizemPeki sonra?

Daha sonra ise ne yapmak istediğine karar vermeli. Yüksek lisans, doktora gibi bir eğitim sürecine girmek isteniliyor mu? Ben tekrar üniversite hayatına dönmek istemedim, o yüzden farklı bir yol izledim. Eğitim dışında da birçok yol var, benim gibi dil kursu için gelinebilir, eğer bir akrabanız varsa onun aracılığıyla gelinebilir, iş arama vizesi alınabilir gibi.

Kararı verdikten sonraki hazırlık süreci de uzun sürdü benim için. Dediğim gibi, önce iş aramaya başladım ama Türkiye’den Avrupa’ya yapılan başvurularda çok şansı olmuyor insanın. İmkânsız değil tabii ki, yanlış anlaşılmasın, ama gerçekten zor, özellikle başvurduğunuz ülkenin dilini bilmiyorsanız. Araştırma, bütçe hesapları, para biriktirme derken yaklaşık iki sene geçirdim. Bence bunun için en önemli aşama şehir ve dil kursu seçimi. Bunları yaptığınız zaman gerisi zaten standart devlet prosedürler.

Almanya’ya gelmek için hangi vizeye başvurdun? Nasıl bir bürokratik süreçten geçtin?

Ben dil kursu vizesi ile geldim. Bunun için Almanya’da bir kurumun yoğunlaştırılmış dil kursu programına kayıt yaptırmış olmak gerekiyor. Bu kurslarda haftalık en az 25 saat dil eğitimi var.

Dil kursuna kayıt yaptırdıktan sonra Almanya’da bir bloke hesap açtırıyorsunuz. Almanya’da kalacağınız süre için devletin belirlediği aylık minimum gider düzeyi var ve bu paraya sahip olduğunuzu kanıtlamak için hepsini bu hesaba yatırmış olmanız gerekiyor. Ama eğer masraflarınızı karşılayacak biri varsa, bunu gösteren resmi bir belge ile hesap açtırmadan da vize başvurusu yapmak mümkün.

Bloke hesaba eğitim süresince masraflarınızı karşılayacak bütün parayı yatırıyorsunuz ve Almanya’ya geldiğinizde aktif hale getirip kullanmaya başlıyorsunuz. Bu hesaptan her ay devletin belirlediği miktarda para çekme hakkınız var, gerisi bloke olarak hesapta duruyor.

Dil kursundan kayıt onayı ve bankadan da hesap açılış onayı aldıktan sonra vize başvurusu için diğer belgeleri toplayıp süreci başlatabilirsiniz. Diğer belgeler genel olarak Schengen vizesi ile aynı ama benden ek olarak bir CV ve motivasyon yazısı da istemişlerdi. O yüzden konsolosluk tarafından istenebilecek farklı belgelere hazırlıklı olmakta fayda var diye düşünüyorum. Sonuçta, hangi ülkeden alınırsa alınsın, vize süreci biraz sancılı oluyor bence. Ama en zoru başvurudan sonraki sonucu bekleme kısmı ☺

Almanya’da yabancıların yararlanabildiği sağlık ve sosyal hizmetler var mı? Bu konuda buraya geldiğinde bir zorluk yaşadın mı?

Ben ilk önce vize için, daha sonra da burada oturma izni alabilmek için zorunlu olan sağlık sigortası yaptırdım sadece. Zaten çalışmaya başlayınca da sağlık sigortası zorunlu tutuluyor. Bu konuda hiç sıkıntı yaşamadım.

”Ben birçok farklı şehirde, birçok ayrı dil kursu inceledim. İçerik genel olarak standart zaten, sadece fiyatlar değişiyor.”

Peki kalacağın şehri ve dil kursunu nasıl seçtin?

Şehir ve dil kursu seçimi buradaki masraflarınız açısından çok önemli bir konu. Ben birçok farklı şehirde, birçok ayrı dil kursu inceledim. İçerik genel olarak standart zaten, sadece fiyatlar değişiyor. Sonra aklımdaki her şehir için ortalama kira, aylık masraflar gibi konuları araştırdım. Sonuçta elimde uzun bir Excel listesi vardı ☺ Bundan sonra seçmesi kolay oldu, en uygun fiyatlı şehri seçtim.

Peki seçtiğin şehir hangisi?

Kassel… Bu konunun özellikle önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü eğer benim gibi dil kursu vizesi ile gelirseniz çalışma izniniz olmuyor ne yazık ki. Elinizde olan para ile idare etmek zorundasınız. Kassel diğer şehirlere oranla yaşamın daha ucuz olduğu bir şehir.

Almanya’dan çalışma vizesi almak kolay oldu mu?

Eğer çalışma iznine Almanya’da hâli hazırda oturma izniniz varken başvurursanız hiç problem çıkmıyor. Ama araştırdığım kadarı ile Türkiye’den başvurmak biraz daha sıkıntılı, orada farklı bir prosedür uygulanıyormuş.

”Aslında iş hayatı için burada İngilizce rahatlıkla yeterli olur ama tabii ki herkes kendi dilini konuşan biriyle çalışmak istiyor.”

Peki “Almanca olmazsa olmaz” diyebilir misin? Yani sence, Almanca bilmemek profesyonel koşullarda önemli bir bariyer mi? Yoksa İngilizce yeterli olur mu?

Aslında iş hayatı için burada İngilizce rahatlıkla yeterli olur ama tabii ki herkes kendi dilini konuşan biriyle çalışmak istiyor. Bir mühendis olarak buradaki çalışma hayatımda karşılaştığım herkes oldukça iyi İngilizce konuşuyor zaten.

Yani çalışma hayati için İngilizce yeterli, ama iş arama süreci için Almanca olmazsa olmaz diyebilirim. Almanca olmadan iş görüşmelerine çağırılma ihtimali bence çok düşük.

Bir de sosyal hayat var tabi, bence es geçmemek lazım çünkü bu da bir ihtiyaç. Öğle arasında iş arkadaşlarınızla sohbet etmek istediğinizde hepsi Almanca konuşuyor olacak ☺

”Burada bence sadece kira giderleri Türkiye’ye göre (belki İstanbul’a göre demek daha doğru olur) daha yüksek oluyor…Kassel gibi görece küçük bir şehirde ortalama 900-1000 Euro civarı aylık geçinme için yeterli olacaktır”

Almanya’da yaşam genel olarak pahalı diyebilir miyiz? Almanya’da hangi şehirlerde yaşadın? Ve bu şehirleri “pahalılık” açısından değerlendirebilir misin?

Ben sadece Kassel’de yaşadım ve buranın pahalı olduğunu düşünmüyorum. Ama karşılaştırdığım yer İstanbul sonuçta. Türkiye’de de İstanbul ve Ankara dışında bir şehirde yaşamadım.

Ancak başvurudan önce yaptığım araştırmalar sonucunda şunu çok net olarak söyleyebilirim ki, burada bence sadece kira giderleri Türkiye’ye göre (belki İstanbul’a göre demek daha doğru olur) daha yüksek oluyor. Aylık yiyecek giderine bakarsanız farkı yok mesela, hatta belki daha uygun. Sonuçta Türkiye’ye de artık birçok tarım ürünü ithal geliyor ne yazık ki. Kıyafet olarak baksanız o da aynı şekilde Türkiye’ye ithal olarak geldiği için (yerel firmalardan değil, uluslararası dağıtımı olan firmalardan bahsediyorum) çok farklı değil. Sinema, tiyatro gibi sosyal etkinlikler hemen hemen aynı. En azından Kassel’de böyle. Yani Türkiye’nin büyük şehirlerinden birinden geliyorsanız burada çok sıkıntı yaşayacağınızı düşünmüyorum.

Tabi bu benim ilk geldiğim dönem için geçerli, şu an oldukça yükselmiş olan kurun etkisini katmıyorum bu söylediklerime. Türkiye’deki giderler ile ilgili bir bilgim yok şu anda.

Sence, Almanya’ya okumaya gelen bir kişi ne kadar parayla buraya gelmeli?

Bu tabi ki herkesin yaşam standardına ve yaşadığı şehre bağlı bağlı ☺ Çünkü en büyük standart gider kira.

En başta söylediğim gibi, bunun için devletin belirlediği bir alt sınır var zaten. Bana bu para rahat rahat yetti, hatta üzerine ufak seyahatlere de çıktım, ama ben zaten yaşayacağım yeri buna göre seçmiştim en başta. Farklı şehirler için durum tabii ki farklı olacaktır.

Ayrıca bu konuda dil kursunu ayrı tutuyorum, çünkü ücretinin tamamını kayıt sırasında ödedim. Vize için bu gerekliydi.

Tek başına yaşayan birinin öğrenci olarak aylık asgari gideri ortalama olarak ne kadar?

Kassel gibi görece küçük bir şehirde ortalama 900-1000 Euro civarı diyebilirim. Bunun içine benim gözümde her şey dahil (dil kursu da) ama kişiden kişiye çok değişebilecek bir konu kesinlikle. Ayrıca burada birkaç kişi birlikte kalınan ev kirasını göz önüne aldım.

”Burada, kendinizi daha iyi tanıyacaksınız, neleri başarabileceğinizin farkına varacaksınız ve bu özgüveninizi yükseltecek.”

GizemAlmanya’ya taşınmanın avantaj ve dezavantajlarını sosyal yönleriyle değerlendirir misin? Örnek arkadaş çevresi, sosyal ortam gibi.

Arkadaşınız yok. En başta en büyük sıkıntı bu. Evet, kursta birileriyle tanışacaksınız mutlaka, ama yıllarınızı birlikte geçirdiğiniz arkadaşlarınız gibi olmayacak hiçbiri. Almanca olmadan Almanlarla tanışmak zaten zor, bunun için biraz zamana ihtiyacınız olacak. Ama bunlar dışında sosyal bir zorluk görmüyorum.

Güzel yanları da var tabi ki. Bence özellikle kişisel gelişim için önemli. Kendinizi daha iyi tanıyacaksınız, neleri başarabileceğinizin farkına varacaksınız ve bu özgüveninizi yükseltecek. Bazen Almanlarla anlaşmaya çalışırken sabrınızın sınırlarını göreceksiniz. Dil kursunda birçok farklı kültür tanıyacaksınız ki şanslıysanız ve birçok farklı ülkeden öğrencilerle aynı sınıfa denk düşerseniz bence bu en basitinden bir dünya turu olur ☺

”Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin birlikte olmanın yaşattığı duygular ayrı.”

Ekonomik olarak daha çok zor ama daha özgürlükçü bir ortamda yaşadığını düşünüyor musun?

Kesinlikle daha özgürlükçü bir ortamda yaşıyorum. Bu günlük hayatta da kendini gösteriyor. Evet, ekonomik olarak biraz daha zor belki, ama bence buna değer.

21-21. yy’da, günümüz teknolojik koşullarında ‘gurbet’ psikolojisi yaşıyor musun?

Bu konuda fazla sıkıntı çektiğimi söyleyemem. Sevdikleriniz bir telefon kadar uzakta artık. Ama bazı şeyler özleniyor tabi ki. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin birlikte olmanın yaşattığı duygular ayrı.

Sana göre genel olarak yurtdışında yaşamanın  en büyük ‘challenge’i nedir?

Almanya özelinde cevap vermek gerekirse bence en büyük zorluk Türk olmak. Çünkü buraya 60’larda gelen Türklerden beri insanların kafasında yer etmiş bir Türk imajı var ve bunu kırmak çok zor. Her ne kadar her zaman “Sen hiç Türk’e benzemiyorsun” tepkisiyle karşılaşsam da bunu öğrendikten sonra hiç beklemediğim sorular alıyorum hala. Çünkü ne yazık ki yerleşmiş olan imaj, bir ön yargıyı da beraberinde getirmiş durumda.

”Kafamdaki alman imajına göre ‘işte bu tam bir alman’ diye nitelediğim kişileri diğer almanlar ‘bu da biraz garip biri’ diye niteliyorlar ☺’

Almanlarla anlaşmak, onları anlamak kolay mı?

Nasıl Almanların bize karşı ön yargıları varsa, bizim de onlara karşı var ve ben bunu buraya geldikten sonra fark ettim. Kafamda her zaman espri yapmayan, gülmeyen, her zaman mesafeli davranan, her işi düzenli ve zamanında yapan bir Alman imajı vardı. Almanları tanıdıktan sonra anladım ki aslında hiç de öyle değiller. Onlar da bizim gibi gülüp eğleniyor, hayatı akışına bırakmayı biliyorlar. Bunun dışında, beklediğim dakikliği bulamamam ne yazık ki bir hayal kırıklığı oldu açıkçası ☺ Zaten benim tanışıp, kafamdaki alman imajına göre ‘işte bu tam bir alman’ diye nitelediğim kişileri diğer almanlar ‘bu da biraz garip biri’ diye niteliyorlar ☺

Almanlarla çalışmak zor mu? İş hayatında en çok zorlandığın konu nedir?

Buradaki iş hayatında henüz fazla tecrübem yok, ama Almanlarla çalışmanın zor olduğunu düşünmüyorum. Şimdiye kadar her şeyin açıkça yürütüldüğü bir çalışma ortamındaydım ve bence bu insana bir güven duygusu veriyor. Ofis politikalarından uzak, herkesin sorumluluğun bilincinde olduğu, herhangi bir hata durumunda suçlanacak birilerinin aranması yerine hep beraber bir çözüm arayışına girildiği bir ortamdayım ve bütün bunlar beraber çalışmayı oldukça kolaylaştırıyor benim gözümde.

”Almanya’ya taşınmak benim verdiğim en doğru kararlardan biri. Evet, yine bir şansım olsa, bunu yine yapardım.”

Şimdi ki aklım olsa yine buraya taşınırım diyor musun?

Almanya’ya taşınmak benim verdiğim en doğru kararlardan biri. Evet, yine bir şansım olsa, bunu yine yapardım. Alıştığım bütün düzeni, sevdiklerimi bırakıp gelmek tabii ki zordu ama düşününce İstanbul’da yaşarken hayatın çoğu işte geçiyor. Günde en az 9 saat is, 2.5-3 saat yol demek günün yarısı demek zaten. Yeri geldiğinde hafta sonlarını da işe veriyoruz, yani değer verdiğimiz kişilerle geçirebildiğimiz kaliteli zaman çok az. Bir de çalıştığınız yere ve pozisyona göre değişmekle birlikte, benim gözümde daha yüksek bir stres seviyesi var. Karşılığında elde ettiklerimiz ise ayrı bir tartışma konusu kesinlikle.

Bence hayatın büyük kısmını oluşturan iş hayatını daha kaliteli hale getirme şansı varsa, bence biraz özleme ve risk almaya değer.

Son olarak sence, çalışma vizesini kapsayan kısa süreli bir vizeyle Almanya’ya gelip burada vasıflı eleman olmayı gerektirmeyen bir işte çalışıp sonra kendi uzmanlık alanında iş aramak daha mı mantıklı? Yoksa önceden iş başvuruları yapıp tamamen vasıflı olunan alanda bir işle mi başlamak daha mantıklı?

Ben tamamen vasıflı olunan bir alanda ise başlamayı daha doğru buluyorum çünkü iş hayatı nasıl başlarsa öyle gidiyor genelde. Bir de gerçekten ne istediğin ve işveren gözünden nasıl görüneceği önemli tabi ki ileriki aşamalar için. Benim karşıma yukarıda bahsettiğin gibi bir iş imkânı da çıkmıştı, ama bunun için buraya gelmedim diye düşündüm ve kabul etmedim.

Şimdi ise planlama dahil bütün süreci gerçekleştirdiğim en önemli proje olarak görüyorum ve sonuçta istediğimi elde ettiğim için gururla anlatabiliyorum. Eğer umutsuzlukla o teklifi kabul etmiş olsaydım benim gözümde bu kadar başarılı bitmeyecekti bu süreç.

Peki son olarak ne eklemek istersin?

Ben çok istememe, çok hazırlık yapmış olmama karşın son dönemde gelgitler yaşadım mesela. Çünkü hayatın kendi planları var ve sizin yaptığınız planlara karşılık sürprizler yaparak aklınızı çelmeyi çok seviyor ☺Ama bu her zaman yapabileceğiniz bir şey değil ve bence bir kere aklınıza düştüyse kesinlikle edinmeniz gereken bir tecrübe.

Vazgeçmeyin…

Yorumlar

yorum

Share

Gökçe Demirci