14 Nis 2019
Biz yol dahil İzlanda’da 12 Gün geçirdik. Net 10 gün zamanınımız vardı.
Bu süre zarfında adanın etrafında tam bir tur atmayı başardık. Sadece adanın tam kuzeyini ve batı fiyortlarını göremedik. Bence 10 gün İzlanda için çok ideal bir süre. Eğer sadece 3 ya da 4 gününüz var ise rotadan nereleri çıkartabilirsiniz yazıda bahsedeceğim. Ama ilk başta En’lerimizi yazıyorum ki bu ”En’lere” dikkat ederek rotanızı oluşturun:
?En Güzel Şelale: Godafoss ?En Heybetli Şelale: Gullfoss ?En Etkileyici Şelale: Selfoss ?En Eğlenceli Şelale: Seljalandsfoss ?En İlginç Doğa Olayı: Strokkur Geysir ?En rüzgarlı ama bir o kadar etkileyici: Jökulsárlón Buzulu ?En bir türlü programa giremeyen: Krater Gölleri ?En Sürprizli Aktivite: Solheimajökull. (Planda yokken birden karşımıza çıkıverdi)
?En Yorucu Aktivite: Uçak Enkazına Yürüyüş (Solheimasandur Plane Wreck) (Gidiş – Geliş: 90 dakika)
?En Görülmese de Olur Aktivite: Thingvellir National Park ?En Pahalı Aktivite: Blue Lagoon (Ben Hariç tüm ekip üyeleri 70’er Euro giriş parasını bayıldı ?)
?En Güzel Konaklama Yeri: Breidamyri Farm Apartments
?En Talihsiz Olay: Akünün bitmesi ve bizim yolda kalmamız ?En Bir Görünüp, Bir Kaybolan: Kuzey Işıkları (Northern Lights)
?En Talihsiz Aktivite: Dyrholaey’i akşam karanlığına bırakmak
?En Korkutucu Yolculuk: Akureyri-Blönduos arası ?(yoğun kar yağışı sebebiyle)
?En Güzel Manzaralı Konaklama: Guesthouse Nypugarder
?En Güzel Yemek: Fırında Somon ve Kuzu Kavurma ?
?En Düşük Sıcaklık: -16 °C
?En Tatlı Yolcular: Defne ve Eren
O zaman rotayı anlatmaya başlıyorum. Hazır mısınız?
Rota 1. Gün – Bugün Münih – Başkent Reykjavik uçuşunu gerçekleştirdik ve hava limanından kiraladığımız araçla 2 saat mesafede bulunan Snaefells Yarım Adası’na gittik. İlk olarak şunu söylemek istiyorum ki, burasını eğer zamanınız varsa rotanızın içine dahil etmenizi kesinlikle tavsiye ederim.
Genel olarak şunu söyleyebilirim ki, bu yarım adada arabayla seyahat etmek başlı başına bir keşif aslında. Yol alırken insan hiç sıkılmıyor. Lav tarlaları arasında ilerlerken bir anda simsiyah kumsallar çıkıyor insanın karşısına mesela.
Akşam geç saatte vardığımız için, yarım adayı keşif, bizim için ertesi sabaha kaldı. Ertesi gün ise hava şartları zorlayıcıydı. Çok şiddetli rüzgar vardı. Bu nedenle ilk günkü programı biraz hafifletip otelin çevresinde zaman geçirdik. Öğleden sonra ise adayı keşfe çıktık.
Rota 2. Gün: Snaefells Yarım adası keşfi: Hellnar – Djupalonssandur (Siyah Kumsal) ve Arnarstapi –
Biz konaklamak için yarım adanın en uç kısmı olan Hellnar’ı tercih etmiştik ki bence doğru bir tercih. (Konaklama için ayrı bir yazı yazım ve bu yazının linkinin aşağıda paylaştım. Muhakkak göz atın). Hellnar yarım adanın en güzel kısımlarının başında yer alıyor.
İzlanda’da Snaefells Yarımadası’ndaki Hellnar sonrası ilk durağımız “Siyah Kumsal” oldu … Yanardağ patlamaları sonucu oluşmuş. Kumsal bu nedenle simsiyah ve lavların oluşturduğu kayalar inanılmaz. Kıyıya vuran dalgalar ise insanı korkutucu cinsten. Daha önce bu dalgalara yenik düşüp parçalanarak kıyıya vuran gemi parçaları ise hala orjinal yerlerindeymiş. Kumsaldaki bazı taşların ağırlığı ise 150 kiloyu bulabiliyor. Arabanızı buraya park edin ve kumsala inip kumsalda yürüyüş yapın muhakkak. Simsiyah kumsallara İzlanda dışında başka hangi ülkede denk gelebilir insan bilmiyorum. Ama sanırım Avrupa kıta sınırları içinde tek yer İzlanda!
Ardından Arnarstapi’ye gittik. Burada yine lava oluşumları bölgeye damga vuruyor. Kızgın lavlar soğuk Atlantik suyuyla karşılaşınca katılaşıp kaya formuna ulaşmış. Tüm kıyı farklı kaya formlarıyla çevrili.
Snaefell Yanardağı’nın kızgın lavlarından geriye böyle güzel kayalar kalmış işte. Tam bir görsel şölen. Eğer zamanınız varsa ve hava da güzelse Arnarstapi’den Hellnar’a kıyı boyunca uzanan yoldan yürüyebilirsiniz. İki yerleşim yeri arası 2,5km kadar ve 45 dakikalık bir yürüyüşle kıyı şeridini keşfedebilirsiniz. Biz zaten Hellnar’daki otelde konakladığımız için bu yürüyüşü yapmadık. Sizin aklınızda olsun.
Birinci ve 2. gün konaklama: Hellnar
Rota 3. Gün: Snaefells Yarım adası keşfi – Roadtrip
Bugün ilk olarak Saxholl Kraterini gördük. Bu krater bir yanardağın tepesinde merdivenle çıkışı olan bir yer ve yukarıdan aşağıya doğru etrafı gözlemleme fırsatı sunuyor.
Ardında adayı arabayla baştan başa dolaştık. Kıyı şeridi boyunca ilerledik, liman şehirlerinde mola verdik. Çok keyifli bir roadtrip oldu.
Bu yolculuğun highlight’ı aslında İzlanda dendiğinde birçok kitabın üstünde görebileceğiniz Kirkjufell Dağı. Stykkishólmur yönünde ilerlediğinizde Grundarfjörður Fjord’ları kısmında karşınıza çıkacak. Ben ne yazık ki yolculuğun başında ”10 aylık Defne ile beraber hem fotoğraf çek hem seyahat et” konusunda o kadar da tecrübeli değildim. Bu nedenle national geographic’den bir fotoğraf paylaşacağım. Böyle bir fotoğrafı görünce insan muhakkak gidip görmeliyim diyor değil mi? Bence de gidip görmelisiniz…
O günkü roadtrip sırasında benim çektiğim kareler ise aşağıda:
Bu yarım adanın en büyük yerleşim alan ise Stykkishólmur ve bence öğle yemeği molası için oldukça ideal. Eğer yaz aylarında bu tarafa gelecek olursanız botlarla fiyort turları yapmanız mümkün.
Biz akşam karanlık basmadan tekrar başkente dönüş yaptık ve geceyi Reykjavik’te geçirdik. Çünkü ertesi gün şu meşhur Golden Circle turuna başlayacaktık.
Gezinin bu kısmından sonrası Off the Road on the Track ile Gez Tat Anlat Aileleri olarak gezdik ve işte bu iki ailenin rota önerisi:
Rota 4. Gün: Golden Circle – Gezinin en ilgi çekici kısmı Golden Circle. Burası her turistin muhakkak gördüğü yer. Yani sadece 3-4 gününüz varsa rotaya buradan başlamalısınız.
Bizim 4. gün için rotamız:
Reykjavik’ten yola çıkış Þingvellir National Park’a varış (40 km & yaklaşık 35 dakika) – Þingvellir National Park (2 saat ayırmak gerek) – Þingvellir National Park’tan çıkış Strokkur Geysir’e varış (60km & 1 saat) – Strokkur Geysir (45 dakika ayırmak gerek) – Strokkur Geysir’den çıkış Gullfoss Şelalesi’ne varış (10 km & 10 dakika) Gullfoss Şelalesi (2 saat ayırmak gerek)
Rotanın 4. gününde ilk durağımız Thingvellir National Park oldu. Burası İzlanda’nın meşhur Golden Circle’ı içerisinde yer alan, 2004 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası arasında sayılan ve 1930 yılından beri de İzlanda’nın en meşhur tabiat parkı olan yeri. Bu parkta yarım gün bile geçirebilirsiniz, o kadar büyük yani. Ama bence programınız bizimki kadar yoğunsa 2 saat ayırmanız yeterli. Bu tabiat parkının içinde Öxarárfoss Şelalesi var. Lögberg (Eski parlamento binasının yeri) ve Thingvellir Kilisesi gezebileceğiniz yerlerden. Ayrıca Silfra Diving’te dalış yapılabiliyor.
Rotanın 2. durağı ise İzlanda’ya gelme sebeplerimizden bir diğeri olan Strokkur Geysir’i oldu. Doğanın gücü ile havaya fışkıran 80-100 derece arasındaki sıcaklığa sahip suyun gücünü izlemek inanılmaz. Aslında bu bölgede birden fazla geysir var ancak günümüzde halen aktif olan sadece Strokkur. Burada bence öncelikle geysirin suyu fışkırtmasını çıplak gözlerle iyice seyredin ki bunun için en az 4-5 kez suyun fışkırmasına tanık olmalısınız. Sonra fotoğraf makinelerinizi hazırlayın. Bu nedenle en az 45 dakika hatta 1 saat ayırmanızı tavsiye ederim burası için.
Üçüncü durağımız ise Golden Circle’ın en meşhur şelalelerinden biri olan Gullfoss Şelalesi oldu. Gürül gürül akan bu şelale kesinlikle ama kesinlikle görülmeye değer. Burası için yağmurluklarınızı hazırlayın. Dev bir üçgen yarıktan akan şelalenin epey yakınına yaklaşacağınız için ıslanacaksınız. Burada kesinlikle yukarı çıkıp şelaleyi yukarıdan da izleyin.
İlk rotamızda Gullfoss şelalesi sonrası krater gölü Kerid’i gezmek istiyorduk. Ancak günler kısa olduğu ve artık gün gün batımı yaklaştığı için programın en sonunda yer alan Kerid’i gezemedik ama siz programa alın bence. Kerid volkanik bir krater gölü. Göl yatağında farklı renklerde topraklar mevcut. Bir de suyun içindeki farklı mineraller sebebiyle rengi turkuaz gibi. Buranın çevresini 15-20 dakikada dolaşabilirsiniz. Yani yaptığım araştırmalar o yöndeydi. Burası için okuduğum bir yazıda bu gölün girişinin paralı olduğunu yazıyordu. Çok şaşırtıcı çünkü İzlanda’da bir yere girmek için hiç giriş parası verdiğimizi hatırlamıyorum. Aklınızda bulunsun yine de. Eğer günlerin uzun olduğu yaz aylarında geldiyseniz, bu göle bence 1 saat kadar zaman ayırın.
Ya da bir başka krater gölü olan Krafla’yı programa alabilirsiniz.
Bu bölge için ek bir tavsiye: Bir de bizim programda yer almayan ama hem bölgeye yakınlığı hem de güzel bir yer olduğu için tavsiye edebileceğim bir yer daha var: Valley of Reykjadalur. Zamanınız olura burayı da listeye alabilirsiniz. Ancak Golden Circle turuyla aynı günde burayı görmek imkansız bence. Çünkü burası en az yarım günlük bir aktivite. Araçla ulaşacağınız bu bölgeye vardıktan sonra ilk olarak yaklaşık 45 dakika yukarı doğru yürümeniz gerekiyor ki asıl manzaraya ulaşabilesiniz. Fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla, yukarıda sizi bekleyen manzara ise tam olarak muhteşem. Tepede içinden sıcak su akan ve üzerinden buhar tüten nehirler ile yüzebileceğiniz birkaç havuz var. Kışın bu bölgede bu sıcak suyun içinde yüzdüğünüzü düşünebiliyor musunuz? İnanılmaz keyifli bir deneyim olur eminim. Bu bahsettiğim bölge başkentten 42 km (40 dakika) uzaklıkta. Kerid’e ise 25 dakika mesafede. Burayı eğer zaman kısıtlamanız yok ise programınıza dahil etmenizi tavsiye ederim.
4. Gece Konaklama: Hvolsvöllur
Rota 5. Gün:
Hvolsvöllur –(yaklaşık 20 dakika mesafede ) Seljalandsfoss (1 saat ayırmak gerek) – (30 km – 26 dakika) Skogafoss (1 saat ayırmak gerek) – (12 km – 20 dakika) Sólheimajökull (1 saat ayırmak şart) – (8 km – 15 dakika) Solheimasandur Plane Wreck (en az 2,5- 3 saat olarak planlamalısınız) -(55km – 50 dakika) Dyrholaey (1 saat ayırmak gerek) – (20 km – 30 dakika) Reynisfjara (1 saat ayırmak gerek)
Bugünkü ilk durağımızda Seljalandsfoss vardı. Bu şelale İzlanda’daki en ünlü şelalelerden biri, çünkü güzelliğinin yanında arkasına geçilip, ıslanma garantisi vermesi en önemli özelliği :) Kesinlikle gezerken en çok keyif aldığımız şelalenin başında yer alıyor. Başka hiç bir şelalede bu kadar çok ıslanmadık. Yağmurluklarınızı hazırlayın. Fotoğraf makineleri için de bir çözüm düşünün muhakkak.
Sırada Skogafoss var. Bu şelalenin özelliği yanından merdiven ile üzerine çıkılabiliyor ve kaynağının geldiği vadinin görülebiliyor olması. Bence bu şelale de kesinlikle görülmesi gereken bir şelale. Özellikle şelalenin geldiği vadi çok etkileyici.
Üçüncü sırada Sólheimajökull geliyor, yani en meşhur buzullardan biri. Ülkenin dört bir yanı şelaleler ve buzullar ile kaplı olduğundan hepsinin seyir zevki birbirinden güzel. Bu buzula zaman ayırıp dibine kadar gidin derim. Eğer zamanınız varsa buzulun üzerinde rehber eşliğinde gerekli ekipmanla yürümeniz mümkün. Belki böyle bir tura katılmak ilginizi çekebilir. Biz daha önce Patagonya’da bunu deneyimlediğimiz ve İzlanda’da zamanımız kısıtlı olduğu için buraya yaklaşık 1 saat ayırdık. Tura katılmadık. Ama bu kadarı bile gözlere şenlikti.
Bir ülke düşünün sahilleri simsiyah olsun ve bu sahillerin birinde 24 Kasım 1973’de yakıtı bittiği için zorunlu iniş yapmak zorunda kalan bir uçağın enkazı bulunsun. Güney İzlanda’nın Sólheimasandur Sahili… Sahil, uçak ve ıssızlık… Bölgenin adı Solheimasandur Plane Wreck. Bu bölgeye yaklaşırken karşımıza bütün heybeti ile 2010 yılının Mart ve Nisan aylarında yaklaşık 6 hafta boyunca üzerindeki buzulu yararak patlayan Eyjafjallajökull Yanardağı’nı da gördük. Bu patlama sonucu Avrupa Hava Sahası uzun zaman uçuşlara kapanmıştı.
Gelelim uçak enkazına. Bu uçak enkazı için dürüstçe bir yorum yapmak istiyorum. Arabayla bir noktaya kadar gelinebiliyor. Sonrasında yaklaşık 45 dakika yürümek şart (45 dakika gidiş – 45 dakika dönüş). Uçak enkazı oldukça ilginç ama buraya ulaşmak için sarf edilen enerjiye hakikaten değer mi büyük bir soru işareti benim için. Yazın günlerin uzun olduğu aylarda geldiyseniz evet gidip görebilirsiniz ancak bizim gibi günlerin daha kısa olduğu Ekim zamanı bence programa almayın. Çünkü biz bu enkazı göreceğiz diye programın geri kalan kısmını iptal etmek zorunda kaldık.
Sırada Dyrholaey ve bir film setini andıran Reynisfjara Siyah Kum Sahili geliyor. Korkutucu ve ürpertici bir ortam ama görmeye gerçekten değer. Eğer uçak enkazına zaman ayırmasaydık bu bölgeyi ve bu siyah kum sahilini gündüz görme imkanımız olacaktı. Ancak biz buraya çok geç saatte ulaştık. Bu nedenle de kumsaldaki bazalt sütunları gidip göremedik.
Bazalt sütunlar bence görülmeye değer. Bunu göstermek için bloğumda bana ait olmayan bir fotoğraf paylaşacağım. İşte o fotoğraf:
5. Gün Konaklama: Eldhraun – Bu bölge kocaman bir lava tarlası. Zamanınız varsa rotaya almanızı tavsiye ederim. Biz buraya gece vardık. Ertesi gün rotamıza başlamadan önce lava tarlasını gezdik. İnanılmaz bir görüntü. Kesinlikle hem kaldığımız yeri hem de burayı rotaya almanızı tavsiye ederim.
Rota 6. Gün:
Eldhraun Lava Tarlası – (yaklaşık 30km – 32 dakika) Fjaðrárgljúfur (1 saat ayırmalısınız) – (77km – yaklaşık 1 saat) Svartifoss (En az 2 saat planlamalısınız)
Eldhraun’daki lava tarlalarını gezdik sonra yolda bol bol fotoğraf molası vererek ilk olarak Fjaðrárgljúfur’a ulaştık. Öncelikle yol manzaralarından da birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum:
Fjaðrárgljúfur ise rotaya bence alınmalı. Burası 2 km’lik oluşumu buzul döneminde olan yani tarihi 9.000 yıl önceye dayanan bir kanyon. Yarım saatlik bir yolculuk ile kanyonun sonundaki şelalelere ulaşmak mümkün. Buraya en az 1 saat ayırmalısınız. Kanyon boyunca yürürken size eşlik edecek manzaradan etkilenmemeniz mümkün değil.
Rotanın bir diğer durak noktası ise Svartifoss… Burası İzlanda’nın en büyük buzullarından biri olan Vatnajökull Doğal Park’ı içinde bazalt kayaların etrafını sardığı bir başka güzel şelale. Arabayı park edip ormanlık bir arazide 45 dakika yürüdükten sonra ulaşılan bir başka doğa harikası. Kesinlikle burayı kaçırmayın derim:
6. Gün Konaklama: Nýpugarðar – Ertesi gün başka bir doğa harikası olan Jökürsarlon Buzulu’nu görmeyi planladığımız için çok fazla yol almadan Nýpugarðar’da konakladık. Burada konakladığımız yer buzulların dibindeydi. Ertesi sabah buzul manzaralı kahvaltı yaptık.
7. Gün Rota:
Bugünkü rotamız ağırlıklı olarak yolda geçti. Güne İzlanda’ya gelmemiz için bir diğer neden Jökulsárlón Buzul Gölü ile başladık ve ardından tüm doğu fiyordlarını araba ile dolaştık. Liman şehri Höfn’u es geçtik biz. Eğer şehirlere de zaman ayırmak isterseniz Hof ve Höfn şehirlerine bakabilirsiniz.
Jökulsárlón Buzul Gölü tek kelime ile harika… Ana Buzuldan kopan parçaların gölde oluşturduğu manzara inanılmaz. Burası olmazsa olmazlardan. En az 1 saat ayırmalısınız.
Buradan sonra ise Doğu Fiyortları’nın oluşturduğu muhteşem manzara eşliğinde adanın doğusuna doğru ilerledik ve geceyi geçireceğimiz Egilsstadir’e geldik. Doğu Fiyordları’ndan birkaç fotoğraf paylaşmak istiyorum:
7. Gün Konaklama: Egilsstadir – Doğu fiyordlarında akşam 16:00 civarında hava kararmadan konaklama yapacağımız yere ulaşmak bizim birinci hedefimizde. Bu nedenle konaklama için bu şehri seçtik. Eğer gün uzunsa daha fazla yol alabilirsiniz.
8. Gün Rota: Dettifoss ve Selfoss Şelaleri
Bugünkü rotada iki büyük ve debisi çok yüksek olduğu için de oldukça etkileyici iki şelale vardı. Geceyi geçirdiğimiz Egilsstadir’den 2 saat uzaklıktaki bu şelalerin hangisi daha güzel diye sorsak herkes farklı cevap verir eminim. Bizim seçimimiz Selfoss…
İzlanda, bizim için doğanın gücünü en iyi şekilde hissettiğimiz ülke oldu. Ülkede o kadar çok şelale var ki, her bir şelale ihtişamı ve güzelliği ile bir diğerini aratmıyor.
Hem Avrupa’nın hem de İzlanda’nın debisi en yüksek şelalesi olan Dettifoss’u rotaya muhakkak almalısınız. Bizim gittiğimiz dönemde Dettifos’un aşağısına inen merdivenler hava şartları sebebiyle kapalıydı. Yaz dönemi aşağıya inip şelaleyi daha da yakından görmek mümkün. Tabii ki ıslanmayı göze almalısınız.
Dettifoss’dan yürüyerek biraz daha ilerlediğinizde karşınıza Selfoss çıkıyor. Dettifoss daha meşhur olmasına rağmen biz Selfoss’a bayıldık.
8. Gün Konaklama – Laugar Bu iki muhteşem şelale sonrası biz konaklayacağımız yere gittik. Kaldığımız ev çok güzeldi. Artık bu bölgede kar görmeye başladık.
9. Gün Rota: Myvatn Jeotermal Bölgesi – Myvatin Nature Baths – Grjotagja sıcak su mağarası – Hverir kükürt havzası – Hverfjall yanardağı – Godafoss (Goda Şelalesi)
9. gün rota oldukça yoğundu. Bugünkü ilk durağımızda İzlanda’nın en meşhur jeotermal bölgelerinden biri olan Myvatn Jeotermal Bölgesi vardı.
Myvatin Nature Baths… Kaplıca severler için güzel bir alternatif. Bir benzeri de Reykjavik yakınlarındaki Blue Lagoon. Biz buraya girip şöyle bir baktık. Eğer Blue Lagoon çok turistik diyorsanız Blue Lagoon yerine buradaki tesiste zaman geçirebilirsiniz. Manzarası da tesis de güzel. Bunun için en 1,5-2 saat zaman ayırmak şart.
Grjotagja… Burası bir sıcak su mağarası. Eski zamanlarda banyo olarak kullanılmış. Halen de içinde yüzülebiliyor, ürkmezseniz tabi ki :) Gidip görülebilir ama bence şart değil eğer programınız yoğunsa…
Hverir… Ülkenin en zengin kükürt havzalarından biri. Manzaranın inanılmaz olmasının yanında, etrafa yayılan koku dayanılması zor seviyelerde.
Hverfjall… Daha önce patlamış olan bir yanardağ. Biz bu dağı uzaktan fotoğraflamakla yetindik ama zamanınız varsa bu dağın üzerine çıkılıyor diye okumuştum.
Bugün gezimizin en güzel şelalesine geldik: Godafoss. Kar, güneş ve gökkuşağının kombini midir bilinmez manzara ile ilgili söyleyecek bir şey bulunmuyor, sadece keyfini çıkarın deriz.
9. gün konaklama: Borðeyri – Artık dönüş yoluna geçmiştik ve yol almamız gerekiyordu. Bu nedenle yol üstünde bir yer bulduk geceyi geçirmek için. Ancak eğer vaktimiz olsaydı Akureyri şehrinde kalmayı tercih ederdik. Bu şehir de görülmeye değer bir liman şehri. Hatta burada dev balina gözlemi yapmak mümkün. Biz tüm ekip böyle bir deneyimi Arjantin’de yaşadığımız için tekrar yapma gereksinimi duymadık. Ama bence daha önce dev balina gözlemine katılmadıysanız Akureyri’yi rotaya almalısınız.
10. ve 11. Gün Rota:
Geceyi geçirdiğimiz yerden çıkıp doğru vurduk yollara ve başkent Reykjavik’e geldik. İlk planda burayı gezmek ve akşam konaklayacağımız yere gitmek vardı. Ancak biz daha önce de belirttiğim gibi şehir gezmek hiç istemedik bu seyahatte. Ayrıca son 2 gecemizi geçirmek için harika bir ev tutmuştuk. Bir çiftlik eviydi. Mutfak camından bakıldığında bir sürü at vardı hemen önünde. Reykjavik’e şöyle bir göz gezdirip eve gittik koşarcasına. Öncesinde markete uğradık, alış veriş yaptık. Akşam için çok güzel yemekler yaptık bu evde. Bu nedenle Reykjavik için söyleyecek pek sözüm yok.
Ekibin bir kısmı ise akşam meşhur Blue Lagoon’a gitti. Burası için şunları söyleyebilirim. Öncelikle tabii ki çok güzel bir kaplıca. Ancak çok ama çok turistik ve girişi oldukça pahalı. Gidecekseniz muhakkak çok önceden rezervasyon yaptırın. Bizim ekip akşam girişi için yer bulabildi. Tabii ki manzaranın tamamını göremedikleri için çok da etkileyici olamadı. Ben hem çok fazla turistik aktivite yapmaktan hoşlanmadığım hem de Defne o zaman henüz 10 aylık olduğu için oraya gitmedim. Gitmediğim için pişman değilim tersine verdiğim karardan ötürü mutluyum. Bence giriş fiyatları çok yüksek. Onu yerine rotanızın içindeyse Myvatin Nature Baths daha iyi bir karar olabilir.
Kaldığımız evin booking.com üzerinden adresi: https://www.booking.com/searchresults.en-gb.html?aid=311984;label=uxahryggur-5oeaTJiM62CPmpDmPefodQS166823459949%3Apl%3Ata%3Ap1%3Ap2%3Aac%3Aap1t1%3Aneg%3Afi%3Atiaud-285284111686%3Akwd-165270758726%3Alp9061157%3Ali%3Adec%3Adm;sid=b48db6248c20d07c4331352904efbe78;city=-2655984;expand_sb=1;highlighted_hotels=1507859;hlrd=no_dates;keep_landing=1;redirected=1;source=hotel;srpvid=efa48fba7d9000c7&#hotelTmpl
Eğer tüm seyahat boyunca nerede ne kadara kaldık merak ediyorsanız konaklama yazımıza göz atmalısınız:
Peki İzlanda’da ne kadar para harcadık diye sorarsanız aşağıdaki yazıma bakmalısınız:
İzlanda seyahatiniz öncesinde okumanız gereken bir başka yazı daha var. Tüm gerekli bilgiler bu yazıda:
[…] İzlanda’da keşfedilecek yerler – İdeal Rota ve Süre […]
[…] İzlanda’da keşfedilecek yerler – İdeal Rota ve Süre […]
[…] İzlanda’da keşfedilecek yerler – İdeal Rota ve Süre […]
[…] İzlanda’da keşfedilecek yerler – İdeal Rota ve Süre […]
[…] İzlanda’da keşfedilecek yerler – İdeal Rota ve Süre […]