05 Tem 2024
Ve Londraya Genel bir bakış;
400 kadar dilin konuşulduğu bir kent ve oldukça kozmopolit bir şehirden bahsediyoruz, Londra denilince. O yüzden Londra için önden plan yapmak önemli.
Bu şehre gidecekseniz ilk yapmanız gereken şey raylı sistem haritalarını içeren Tube MAP uygulamasını telefonunuza indirmek olmalı. Bu sayede internet olmasa bile nereden nereye gideceğinizi girerek en hızlı ve en kolay seçenekleriyle güzergah belirleyebiliyorsunuz. Internet olduğunda size hatların durumu hakkında (problem yok, gecikme var vs.) bilgi veriyor.
Şöyle basitçe bir yürüyüş güzergahı oluşturdum, toplam yürüyüş süresini 1,5 saat gösterse de bu rota 1 güne anca sığar,
• Bence bir gün Waterloo metro istasyonundan başlayarak bir plan yapılabilir. Hatta buraya baya yakın bir noktada öğle yemeği yenebilir. Ayak üstü farklı çok güzel dünya mutfağından seçenekler bulunan; Southbank Centre Food Market de herşey güzeldir. Ayrıca Waterloo köprüsünün altında her haftasonu sahaflar olur. Bence görülebilir.
Ayrıca bu istasyon bakerloo, jubilee, northern ve waterloo & city hatları üzerinde olduğu için ulaşmak oldukça kolay ayrıca oradan şehrin highlightları üzerinden bir yürüyüş programı yapmak için de uygun.
• Westminster Bridge; en meşhur fotoları veren yer, burdan Parlemento Binası, Big Ben, London SE fotoları çekilebilir.
• Turistlerin klasik yolu üzerinden başbakanlık ofisi no 10 Downing Street’in yanından geçerek Trafalgar Square’e gidilen yol. Big ben’in yanından geçerek gidiyor bu yol. Big Ben restore ediliyordu biz gittiğimizde ama yine de belli açılardan görülebiliyor. Bu yolda görülebilecek diğer bir önemli yapı da; Westminster Abbey. Burası, İngiliz Kraliyet ailesinin düğün, cenaze gibi önemli günlerine ev sahipliği yapan gotik bir manastır. Darwin, Dickens ve Newton Westminster Manastırı’nda gömülü. Manastırda bulunan ve Birinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden tüm askerleri sembolize eden meçhul asker mezarının da İngilizler için manevi değeri büyüktür. Buraya her dakika giriş olmuyor.
Ilginizi çekerse kapıdaki bilet kuyruğundan kaçmak için, bu siteden satın alabilirsiniz.
Bir de bunun ücretsizi var. Belirttiğim rotanın dışında ama yine de aklıma gelmişken yazıyım. Tam olarak aynı şey değil elbette ama; St. Paul’s Cathedral mutlaka tavsiye ederim. Hristiyanlık’ı temsil eden en önemli yapı bence Londra’daki. Çok haşmetli. Kendine özel tube durağı da var. (St. Paul’s) gidilip görülmeli. Hatta pazar ayinine gidin kesinlikle. Dünyada Anglikan ayinini görebileceğiniz sınırlı sayıda yerden biri.
Bu yolu takip ettiğinizde geldiğiniz büyük meydan: Trafalgar Square. Dünyadaki en ünlü meydanlarda biri, buradaki heykel Trafalgar savaşında ölen Lord Nelson’a ait.
• National Gallery burada, sadece İngiltere tarihi için değil, dünya için önemli bir yer bence. Londra’daki diğer bazı büyük müzelerde olduğu gibi bedava. Tamamını bitirmek imkansız olduğu için, gitmeden müzenin içeriğine uygun bir program mutlaka yapın. İlginizi çeken salonları gezersiniz. Bir de burası hafta sonu olduğu gibi hafta içi de kalabalık olabiliyor. Erken haraket etmekte yarar var. Hafta sonu turistlerden, hafta içi de okul gruplarını ağırlıyor daha çok.
• Bu noktada ilginç olabilecek National Portrait Museum var. Hemen National Gallery’nin yanında. Buradaki geçici/kalıcı sergiler sayesinde İngiliz ve Avrupa tarihiyle ilgili bi sürü şey öğrenilebilir. Ayrıca popüler figürlere ilişkin de sanatsal bir takım içerikler mevcut. Bence araştırılıp şans verilebilir.
• Buradan sonra yapılabilecek iki şey var. İlki;
Covent Garden’e geçip oralarda bir şeyler yiyebilirsiniz, ama ben bu meydanda, London Transport Museum’a gideceğiniz bir gün keyifli zaman geçirmenizi isterdim. O nedenle buradan –şimdilik- Leicester Square’ e transit geçilebilir.
Ama Yeri gelmişken bilgi veriyim;
London Transport Museum: http://www.ltmuseum.co.uk/
Çocuklara bedava, ama yetişkinlere ücretli. Burayı kesin görmeniz lazım. Özellikle metro hatlarının yapımı ile ilgili çok ilgi çekici bir yer. Dediğim gibi, ayrıca Covent Garden işlek, çok canlı bir meydan. Özellikle akşamları burada ki cafeler doludur. Sokak müzisyenleri, ambiyans çok güzeldir. Kapanışa yakın müzeye gidip burada akşamı geçirebilirsiniz. Ayrıca Londra’da ‘Cath Kidston’ diye bir marka var. https://www.cathkidston.com/
Burada güzel bir şubesi var. Çok güzel çantalar, elbiseler, örtüler, mutfak eşyaları bulabilirsiniz. Genel olarak İngiltere’de çok popülerdir.
• Leicester Square üzerinden Piccadilly Circus’a yürüyebilirsiniz, bu güzergahın paralel sokakları; Chinatown ve Soho.
• Piccadilly Circus’tan ünlü virajı alınca otomatik olarak Regent Street’ ten yukarı doğru gidiyorsunuz, onun sonunda da alışverişiyle meşhur Oxford Street.
• Sağa dönerseniz sonu British Museum, sola dönerseniz sonu Hyde Park’a giden yola çıkıyorsunuz. Ama bu turun sonunda British Museum için enerjiniz kalır mı bilemedim. Çünkü National Gallery gibi British Museum’da bir miktar çalışarak gidilmesi gereken, ilgi alanı ve şahsi merak öncelenerek gezilmesi gereken bir müze. Zaten hepsini gezmek çok zor. Cuma günü 10:00-20:30 arası, Diğer günler 10:00-17:30 saatleri arası açık. Ayrıca buraya çok yakın Museum of London var. Bu ikisini birgün içinde planlayabilirsiniz.
Oxford Street’de yorulursanız ve metro kullanmak isterseniz, bu iki müzeye en yakın durak Holborn. Ama sizin yerinizde olsam British Museum’a yürürüm, çünkü buraya kadar ki yürüyüş güzergahında Totenham Court Road’tan geçiyorsunuz ve böylece Londranın baya işlek yerlerini görmüş olursunuz. Totenham Court Road’ta Londranın çok ünlü bir tiyatrosu var. Queen sevenler ‘We will Rock You’ izleyebilir. Tiyatronun adı Dominion Theatre, biletlere buradan bakabilirsiniz:
https://www.londontheatredirect.com/musical/326/we-will-rock-you-tickets.aspx
(Londraya gelmişken bence kesinlikle bir oyun, müzikal görülmeli derim. Blog takipçileri için; birkaç tavsiye; Billy Eliot, Matilda, The Sunny Afternoon, Savaş Atı (War Horse), Mamma Mia, We will Rock You, Operadaki Hayalet (The Phantom of the Opera). Bu müzikalleri takip etmenin en iyi yolu internet,
http://www.visitlondon.com/things-to-do/whats-on/theatre/top-ten-musicals#zLjbLBR4gFtHqYq5.97
bu durumda bir fiyatına iki şov görebilirsiniz bir de çocukla uyumluluğuna bakılabilir, açıklama kısmından okunabilir.
• Aynı zamanda Oxford Circus, Piccadily Circus bu civarlarda minik büfeler olur. Bu biletlerin satışlarının yapıldığı yerler, oralarda pazarlıkla da halledebilirsiniz. Ama turist olduğunuzu anladıkları an, pazarlık pek işe yaramıyor. Yine de bi denenebilir. Ayrıca Londra tiyatro ve sahne sanatlarının da merkezi niteliğinde bir şehir. Bu şekilde farklı aktiviteler ilgisini çekenler için:
https://www.londontheatre.co.uk/whats-on sitesine bakılabilir.
• Trafalgar dan Covent Garden’a geçmezseniz diğer seçenek de ;
Mall tarafını seçerseniz, St. James Park içinden geçerek Buckingham Palace’a ulaşabilirsiniz. Dışarıdan görülebiliyor burası. Eğer içini görmek istiyosanız sitesinden günler önceden takip edip, hatta randevu almak lazım:
http://buckinghampalace.londonpass.com/tickets.html
ama bence The Crown dizisini izleyerek de bi dünya para vermeden içini görmek mümkün ☺
•Genel anlayış olarak hayvanat bahçelerine karşı olduğum için gitmedim ama; bu noktadan sonra rota ayarlanabilir ve Regents Park’a gidilebilir. Çünkü London Zoo orada, belki çocuklar için bu seçenek başka bir gün için de düşünülebilir. Ve buradan Promise Hill’e gidilebilir. Ama bu gayet opsiyonel dediğim gibi.
• Diğer Güzel Müzeler:
İlki Natural History Museum; Burayı sadece dinazor kemikleriyle anmak ayıp olur. İçinde binlerce fosil, doldurulmuş gerçek hatta soyu tükenmekte olan hayvan (dünyada bilim ve sanat çevrelerinde, bu sergi tarzı hala tartışılsa da), binlerce kuş, böcek, sürüngen türü ve insan anatomisiyle ilgili birşeyler var. Ayrıca, çocukların en çok ilgisini çekecek müze bence. South Kensington durağında inip biraz yürüyeceksiniz. http://www.nhm.ac.uk/visit/getting-here.html bu müze de ücretsiz, bazen kapanıştan sonra (kapanış 17:50) çocuklar için aktiviteler oluyor. Bunlar için siteden uygun tarihlere bakabilirsiniz. Bu müzede; genetik odası, kelebek odası, dinozorlar, dev balinanın olduğu salon ve ayrı bir köşedeki Darwin’in odası mutlaka görülmeli. Özellikle evrim kısmı bence çok ilgi çekici.
• Ayrıca bu müzeye çok yakın Science Museum var ki bence çok çok güzel burayı da tavsiye ederim. Bi çok makinenin veya icatların ilk hallerini ve zamanla geçirdiği evrimi anlatan simülasyonlar filan var, bir de apollo 10 modülünün birebir replikası ve uzay mekiği yaparken kullanılan gerçek makinelerin sergilendiği bir uzay bölümü var. Bilim tarihi çok güzel, çok basit anlatılıyor çocuklara. Burası da ücretsiz ve saat 18:00 e kadar açık. Bu iki müze bir günde gezilebilir.
• London guide’larda bu çevrede dolaşırken gidilebilecek müzelerden biri olarak V&A yani, Victoria and Albert Museum’u görebilirsiniz. Burası Prens Albert ve Kraliçe Victoria’nın oluşturduğu koleksiyonların sergilendiği yer. Ama koleksiyonerlerin özel parçaları ile geliştirilen zenginleştirilen bir yer. Ve bu concept dünyada sayılı yerlerde uygulanıyor. Yani geçici sergiler dışında, o tarihlerde kurulmuş bir müzede sergilenen tarihi eser sayısının zamanla artması çok rastlanan bir durum da değil. Ayrıca burada İngiliz Kraliyetinin günlük yaşantısının yanında değişik dinlere ve medeniyetlere ait eserler de var. Bellini’nin ünlü Fatih Sultan Mehmet Portresi’de burada.
• Imperial War Museum: Burası büyük Britanya’nın geçirdiği savaşlara dair birçok şeyin sergilendiği müze. Tank, tüfek denizaltı gibi şeyler var. Ben bir tek Yahudi soykırımıyla ilgili yeri hatırlıyorum, o çok güzeldi.
• Bir başka tamamen İngilizlere özgü ve bir miktar niş mekan ise;
İngiliz sanat tarihi için Tate Britain ve modern sanat için Tate Modern.
Tate Britain parlamento binasına yakın, Tate Modern ise St. Paul’s Cathedral’in karşısında. Tate app indirilip galerilere bakılabilir ve gidilip gidilmeyeceğine bu şekilde karar verilebiilir. St. Pauls buraya çok yakın. Buradan ya da thames boyunca yürüyerek Tower Bridge görülebilir.
• Aslında çok bilinmiyor ama, buralarda bir anıt var 311 merdiven tırmanıp tepesine kadar çıkılabilen. 1666’da Londra’yı yakan yıkan great fire anısına yangının başladığı yerde yapılmış. Tepesine çıkıp Londra’nın merkezine bakılabiliyor, aşağı inildiğinde günün anısına bir sertifika veriliyor. St. Paul’s – Tower Bridge arasında bir yer olarak.
Bir de bu bölgede Sky garden diye bir gökdelene çıkıyor insanlar ama çok turistik. Burada restoranlar var. Belki seçenekler değerlendirilebilir ama benim önereceğim bir şey değil. Londrayı üstten görmek için rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
• Bu zone’da London Bridge, Tower of London’a mutlaka gidersiniz. https://www.gammabookings.com/TowerBridgeBookings/booktickets.aspx?eid=0005
Ama bence gün batımında gitmek lazım. Manzara çok güzel oluyor çünkü. Tower of London’da kulelere çıkılabiliyor. Çok turistik bir aktivite olduğu için, en kalabalık yerlerden biri, eğer çıkmak isterseniz, biletleri gitmeden internetten alabilirsiniz. Metroyla gitmek isterseniz, direkt Monument durağında inebilirsiniz. Ama ben sizin yerinizde olsam, Westminster Köprüsünden geçer (Parlemento binasının oradaki köprü) yürürüm. Ama yorulduk derseniz en azından Waterloo’da iner yürürdüm.
• Waterloo’da inerseniz Sheaksper’s Globe var. Burası çok ünlü bir tiyatro. Cafesinde bir şeyler içebilirsiniz, oyunların broşürlerini alabilirsiniz. Kısa bir tatil olduğu için oyunlar başka bir sefere de planlanabilir.
• London Eye, Madam Toussed, London Dungeon göz atabilirsiniz, en azından kombin bilet satılır. Yani hepsine tek tek bir sürü para vermektense hepsine giriş imkanı olabilen tek bir bilet alabilirsiniz. Hatta bu satın alma işlemini internetten gitmeden de yapabilirsiniz:
London Dungoen için; https://www.thedungeons.com/london/en/
Not: London Dungoen için fazla kasmayın, çok güzel bir şey değil çünkü.
Genel olarak bir sürü aktivitenin bileti kombine olarak satılıyor. Aşağıdaki link size yardımcı olur:
Hatta bu link yardımıyla hop on, hop off otobüslerle de gezebilirsiniz. Burada ki opsiyonlar arasında cruise la gezme de vardır. Tabi ki hiç tavsiye etmiyorum. Boğaz görmüş insanlara ayıp oluyor ☺
• Londra’da kaçırılmaması gereken bir yer:
Greenwich, Jubilee Line ile çok kolay gidileceğinden; Greenwich’e uğrayıp bildiğimiz anlamda dünyanın nerede başladığını görmek lazım. Çok küçük ama sevimli bir kasaba. Denizcilikle yoğrulmuş, çookk büyük bir parkı aşıp gidiyorsunuz ve çok güzel bir müze var. Kesinlikle tavsiye ederim. Londra’da pazarları her yer kapalı olacağından burası Pazar’a bırakılabilir. Hatta metrodan inişte bir de semtin insanlarının organize ettiği bir secondhand- antika pazarı var. Bence buraya da göz atabilirsiniz. Buradaki parkta yürüyüş yapabilirsiniz.
İlk meridyen üzerinde bir fotoğraf ve yukarılardan Londra’yı görebileceğiniz yer burası. Aşağı indiğinizde kesinlikle görmenizi tavsiye ettiğim; National Maritime Museum var. Yine ekstra bir hatıra için kıyıdaki eski hız rekortmeni Yelkinli Cutty Sark’ı görüp, thames’in altından geçen Greenwich Yaya Tunelini kullanarak nehrin öbür tarafına geçebilirsiniz.
• Park demişken Londra’da çok büyük parklar var ama sadece, Regents Park ve Hyde Park üzerinde duruyorum. Özellikle, Hyde Park, Central Park gibi dünyanın en önemli kent içi doğal mekanlarından biri. Marble Arch durağında iner, biraz yürürseniz, görürsünüz. Holland, Kensington, Green, Regent, Richmond (geyik görmek isterseniz), Kew Garden (kraliyet botanik bahçesi), St James (favorim) diğer bahçeler, parklar. Sınırlı gününüz yoksa St James’e mutlaka bakın.
• Harry Potter’ın çekildiği Warner Bros Studio var ama uzak. Londranın dışında neredeyse,
Meraklıysanız düşünebilirsiniz, rezervasyon gibi bir sistemi var ve siteden takip etmeniz gerekiyor ve bilet 40 pound filan gibi bir para. Eğer Harry Potter’ın okul-kütüphane sahnelerinin çekildiği Oxford’a gidiyorsanız belki burası gerekli olmayabilir.
Bunların dışında özel meraka göre gezilecek bazı yerler var: Onları da kısaca sıralıyorum, detaylı bilgi isterseniz.
• Camden Town: Burası Londra’nın en karakteristik, ruhu olan yerlerden biri. Her tarafında değişik tarzda dükkanları ve her türden değişik insanlar var, kesinlikle görmeniz lazım. Burada Camden Market’e gitmelisiniz. Hediyelik bişey alacaksanız da buradan alın. Çok daha ucuzdur. Yalnız Camden Market’in çevresi öyle çok tekin yerler değil, o nedenle doğrudan metro istasyonuna gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca metroya giderken yol üstünde İtalya ve Portekizden hatırlanabilecek Amorino dondurmacısı var, es geçmeyin derim☺
• Shoredict & BrickLane: Burası harika bir yer, Semtin her yanında yüzlerce sokak sanatı, grafiti ile karşılaşacağınız nadir yerlerden biri. Her sokak güzel. Her pazar Bricklane pazarı olur ve çok orjinal güzel şeyler var. Bu tür sanat eserleri nasıl böyle ulaşılabiliyor oluyor diye düşünüyor insan. Gece de canlı bir yer. Bence kesinlikle gitmelisiniz. Burada bir de ‘dinerama’ diye yemek yiyebileceğiniz güzel bir yer var.
• Portabello Market: George Orwell’in yaşadığı semt☺ antika ve ikinci el eşya cenneti, kesinlikle tavsiye ederim. Bir öğleden sonra buraya uğrayıp sonra Holland Park’ta dinlenebilirsiniz. Cumartesine denk getirirseniz kalabalıktan yüreyemezsiniz. Ben burası yerine Bricklane’i tercih ederim.
• Nothing Hill: Stella Mc Cartney☺, Blur’un solisti Damon ve David Cameron’ın hala yaşadığı, onlarca yazarın, şairin, yönetmeninin ilham aldığı bence Londra’nın en güzel semtlerinden biri. Burada klasik İngiliz tipi evler, dükkanlar, plakçılar, ikinci el eşya satan yerler, Cumartesi günü pazar var. Zaten her gün buralarda olacaksınız, sokaklarda random dolaşsanız bir kaç saat, o bile yeter. Tadını çıkarın.
• Dünyanın ilk alışveriş merkezleri, Selfridge ve Harrods, açıkçası Harrods lüks konusunda aşmış bir yer, bir kere gittim ve hiç ama hiç zevk almadım, uzun zaman kalmıyorsanız, Londra’ya gidip, buralarda vakit geçirmek günah bence.
• Londra’da Charity Shop kültürü çok yaygın ve gelişmiş: Chelsea ve Chiswick Sokakları bu konu güzel. (Ayrıca, charity shop için Londra’da dolaşırken ‘Oxfam’lara rastlanırsınız, mutlaka girin, Özellikle British Museum’un tam orada bir tanesinde öyle kitapları öyle fiyatlara alırsınız ki inanamazsanız, çok güzel antika değerinde şeyler çok güzel ve ucuz, buradan giyecek herşeyi alıyordum mesela, çok titiz temizlenir, ve öyle satılır. Yani gönül rahatlığıyla, fular, ceket, elbise alabilir, deneyebilirsiniz. Çok seversiniz. Çok güzel şeyler bulunabiliyor) Ayrıca Chelsea’de Tite Street var sonu nehre açılıyor.
• Hipster Semti East London’da: Brick Market (bizim Cihangir gibi yerler) grafitiler, pazar günleri dünyanın en büyük çiçek marketi Columbia Road Flower market.
•Lincoln’ Inn Fields: Holborn istasyonuna çok yakın, Queen Marry ve London School of Economics’ bahçesi gibi. Hep öğrencilerle dolu bir yer, buradan çıkıp adalet sarayı da görülebilir.
Bunların dışında, paralı ama güzel ilginizi çekebilecek bir kaç yeri de yazıyım:
• Churcill War Rooms var Big Ben e yakın. 2.dünya savaşı ile ilgilenenler için ilginç. Buranın girişi paralı.
• Hunterian Museum: 200 yıl önce yaşamış John Hunter adlı bir doktorun biyolojik arşivi sergileniyor. Her şeyin içini açmış kesmiş. İlginç bir sergi ama herkes kaldıramaz. Çocuklarla olmaz ama tematik ilginç yerlerden biri.
• British Library– eski dökümanlar, el yazmaları, beatles ın karalamaları, da vinci ve magna carta. görülmesini öneririm.
• Jane Austin Museum: Burası bir edebiyat yatağı. Ev, ortam, evin bahçesi çok güzel, bence vakit kalırsa görülmeli.
• Sherlock Holmes Museum: Londra ile özdeşleşen iki karakter; Sherlock ve Harry Potter. Film ve dizilerdeki 221b baker street aslında gerçek bir sokak. Dizideki ev aslının birebir kopyası. Burada bir shop’ta var. Çok fanı olmayanların beğeneceğini zannetmiyorum. Bir de paralıydı burası.
• Daunt books: Marylebone’da bir bookstore ve kütüphane. Çok seveceğinizi düşünüyorum. Baker Street istasyonundan çok yakın. Kitaplar ülkelere göre tasnif edilmiş. Edwardian Bookshop olarak geçiyor, buraya bir bakın bence
Elinizde muhteşlem bir Londra Rehberi duruyor. Kıymetini bilin :)
Not: Yazıda kullanılan görsel copy right olmayan genel bir fotoğraf olarak internet arama motorundan seçilmiştir.