14 Şub 2025
Berlin’e ilk defa gideceklerin kısa zamanda çok işler başararak şehrin ruhunu anlayabilecekleri, güzel lezzetler deneyimleyebilecekleri bir gezi turuyla karşınızdayım. Berlin’e daha önce gidenler ise daha önce keşfedilmemiş yerler bulacaksınız bu rehberde, emin olabilirsiniz.
Muhakkak Görülmesi Gereken Yerler (Haritada aynı renkle numaralandırılmış yerler)
1 – Alexanderplatz – Komünist dönemin en önemli meydanı
2 – Berlin’in kalbinde, sanatın ve tarihin iç içe geçtiği büyüleyici bir nokta: Haus Schwarzenberg
3 – Benim için gizli hazine: Hackesche Avluları (Höfe)
4 – Pergamon Müzesi
5 – Berliner Dom
6 – Nikolai Viertel
7 – Berlin Parlementosu
8 – Pariser Meydanı – Brandenburger Tor
9 – Unter der Linden – Ihlamurlar Altında Caddesi
10 – Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı
11 – Doğu ve Batı Berlin’in Geçiş Noktası: Check Point Charlie
12 – Berlin’in İstanbul’u: Kreuzberg
13 – Oberbaum Köprüsü
14 – Berlin Duvarı: East Side Gallery
15 – Berlin’in yeni yüzü Potsdamer Meydanı ve 16 – Sony Center (akşam karanlıkta ışıklandırılmış halini görün derim)
17 – Berlin’in Champ Elysees’sesi Kurfürstendamm
18 – Kaiser-Wilhelm Anıt Kilisesi ya da kısaca Yıkık Kilise
19 – Savigny Meydanı kitapçılar caddesi

Zamanınız olursa:
1 – Sanatın ve Mimarın güzel buluşması: Jandarma Meydanı ve bu meydandaki Opera Binası ile Fransız Katedrali
2 – Prenzlauer Berg
3 – Kollwitzplatz
4 – Boxhagener Platz
5 – Kastanienallee

Konaklama için tavsiyem (haritada kırmızı ile belirtilen iki yer):
Otelinizi Alexanderplatz’a yakın seçin. O zaman birçok yere yakın olursunuz. Schönhauser Strasse’deki Numa Berlin Torstrasse’de konakladık son gidişimizde. Geceliği kişi başı 40€. O kadar güzel bir yerdeydi ki etrafımız çok güzel cafe ve restoranlarla çevriliydi.
Bundan 10 yıl önce ilk gidişimizde yine aynı cadde üzerinde bir evde kalmıştık. İsmi Flower’s Boardinghouse. Adres: Mulackstr. 1. Yine çok memnun kalmıştık.
Berlin’de Yeme/İçme konusunda tavsiyelerim-kaçırmayın dediklerim nereleri? (Haritada yeşil yer işaretiyle belirtilenler)
Markthalle Neun: Burası kapalı bir alana kurulu pazar yeri gibi düşünebileceğiniz, küçük küçük yemek standlarıyla dolu bir mekan. Özellikle Peşembe günü dünya mutfaklarının sokak lezzetleri oluyor ve gece 11’e kadar açık. Oraya gittiğinizde hemen önünüzde pişirilen sokak lezzetlerinden seçip ortadaki ortak oturma alanından bir masa bulmanız yeterli. Masa bulma işi biraz zorlu olabilir. Birçok insan ayakta da yemek yiyordu. Şarap satın alabileceğiniz mekanlar var. Sadece peynir satan standlar. Türk mantısından, Çin mantısına, Fas’ın kuskuslu nohutlu tavuğuna kadar çeşit çeşit. Hepsinden dilediğiniz kadar deneyebilirsiniz. Atmosfer harika. Berlin seyahatinizde çok farklı bir deneyim sunacak, emin olabilirsiniz.
Zeit für Brot adlı cafeyi kahvaltı için ya da gün içinde br kahve molası için tavsiye ederim. Bu bir zincir gibi düşünülebilir. Şehrin farklı noktalarında Zeit für Brot adlı cafeyi göreceksiniz. Kendi pişirdikleri ekmekler çok lezzetli. Zimtschnecke olarak bilinen tarçınlı çörekleri (cinnamon bun) muhteşem, muhakkak deneyin. Sonradan yaptığım bir araştırmada bu cafenin Berlin’deki en iyi tarçınlı çörek yenebilecek cafeler listesinde en başta olduğunu gördüm. Berlin’de bu kadar çok tarçınlı çörek yenmesi konusunu ise hala çözebilmiş değilim. Stockholm sonrası çok iyi geldi. Bilindiği üzere tarçınlı çörek dendi mi İskandinav gelir en başta.
Cafe SOFI ise yine şehrin göbeğinde keşfettiğimiz çok tatlı bir cafe. Küçük bir avlu içindeki Cafe Sofi’nin kendi pişirdiği ekmekleri ve tarçınlı çöreklerini (#zimtschnecke) de muhakkak denemelisiniz. Biz kahvaltı için gittiğimizde önünde uzanan kuyruktan ne kadar çok beğenildiğini hemen anladık. Kruvasanları çok lezzetliydi, tarçınlı çöreklerinde ise aklım kaldı. Bu avluda büyük şehrin gürültüsünden kaçıp kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Kahve odaklı bir kahve içme yeri arayışı içindeyseniz tavsiyem Bonanza Cafe. Yine zincir bir cafe burası o yüzden şehrin birçok yerinde karşınıza çıkacak. Biz, Prenzlauer Berg Bölgesi’ndekini tercih ediyoruz. Daha küçük, retro tarzı. Hava güzelse insanlar kahveleri ellerinde ağaç altında oturuyor. Bu küçücük retro cafe farklı kahve aromalarını biraraya getirerek farklı tadlar yaratıyor. Burada kahve içerken kahvenin aslında bir sanat olduğunu tekrardan keşfedeceksiniz. Kahve keyif demektir ve bu cafe bu keyif için doğru adres!
Eğer Berlin’i şöyle yukarıdan seyredeyim, güzel bir akşam keyfi yapayım derseniz size Postdamer Meydanı’na yakın olan Solar Bar’ı tavsiye edeceğim. Bir binanın 10.katında bulunan ve yaklaşık 270 derecelik Berlin manzarasına sahip olan Solar Bar güzel bir Berlin gece manzarasına karşı birşeyler içip müzik dinlemek isteyenler için kesinlikle doğru adres. Bence fiyatları da çok pahalı değildi. Manzarası düşünüldüğünde bir içkiye yaklaşık 12-14€ vermek normal bence. Ayrıca restoran bölümünde yemek de yiyebilirsiniz. Ancak denemediğimiz için yemekleri hakkında birşey söyleyemem. Yalnız ambiyans harika.
Yine bir Berlin manzarasına karşı gündüz ya da gün batımında biraz keyif yapmak isterseniz başka bir yer var size önermek istediğim: Monkey Bar. Manzara muhteşem, mekan oldukça şık. Bu mekan Bikini Shopping Center içinde bir teras bar. Burada ayrıca güzel bir restoran var. İsmi Neni. Restoran kısmını denemedik ancak teras barda akşam içkileriyle güzel bir Berlin keyfi yaptık.
Kudamm tarafındaysanız önerebileceğim mekanlardan biri Cucina Comoda: Gerçek bir İtalyan Restoranı. Yediğimiz makarnalar çok lezzetliydi. Servis çok iyiydi ve çalışanlar çok kibardı. Mekanın içi de oldukça hoş. Eğer İtalyan mutfağı denemek istiyorsanız burayı tavsiye ederim. (Wielandstr. 11 10629 Berlin)
Biz son Berlin seyahatimizde ise otelimize yakın bölgede bir İtalyan seçtik. Orayı da şiddetle tavsiye ediyorum. Çok hoş, butik bir İtalyandı. İsmi Mädchenitaliener (Alte Schönhauser Str. 12, 10119 Berlin)
Kudamm tarafında bir akşam geçireceğinizi tahmin ederek bu bölgede dünya mutfaklarından bizim tercih edip memnun kaldığımız Japon restoranı Mido’yu da tavsiye listeme alıyorum. Suşi denedik ve çok beğendik. Cumartesi akşamı rezervasyon olmadan gittiğimiz halde masa bulduk, çok şanslıydık. Oldukça kalabalıktı mekan. Ama servis de yemekler de harikaydı. (Wilmersdorfer Str. 94, 10629 Berlin)
Tüm Berlin bloglarında karşınıza çıkacak Mustafa’s Gemüse Kebap için birkaç söz söylemeyi borç bilirim. Şöyle ki; Berlin’e ilk gidişimizde buraya kadar gelmişken bir Türk restoranına gitmeliyiz diye düşünmüştük. Checkpoint Charlie’yi gezdikten sonra Türklerin yaşadığı Kreuzberg’i keşfedelim, hem de Berlin’in en meşhur dönercisi Mustafa’da sebzeli döner yiyelim dedik. Burası Berlin’in en meşhur dönercisiymiş. Berlin hakkında araştırma yaparken ününü öğrenince programımıza almıştık. Ancak önüne geldiğimizde bulduğumuz kalabalık bizi şok etti. Bir döner ne kadar güzel olabilirdi ki önünde bu kadar uzun bir kuyruk olsun. Var herhalde bir bildikleri dedik, sıraya girdik. Yarım saat geçti sıra ilerlemiyor. Döneri hazırlayanlar aheste aheste müşteriyle ilgileniyor. Sıra arttıkça artıyor. Biz ki bir müze önünde bile bu kadar çok beklememişken bir dönercinin önünde nasıl olurda bu kadar beklenebilir diyerek pes ettik ve sıradan çıktık. Yani tatmak bize nasip olmadı. Ancak sırada bekleyenler büyük bir sabırla bekledikleri ve çoğunluğunun yerli olduğu düşünülürse döneri güzel diye bir çıkarımda bulunabiliriz. Ama o sırada beklemek herkese göre değil. (Adres Mehringdamm 32-34).
Bizim tercihimiz Hasır. Hasır için, Berlin’in en iyi Türk restoranı diyebiliriz. Kime sorsak burayı tavsiye etti. Eğer Türk kebabı, döneri yemek istiyorsanız Hasır’ın Küçük İstanbul olarak geçen Kreuzberg’te Adalbert Caddesi’ndeki yerine gidin. Burada 3 tane Hasır var. Biz Hasır Ocakbaşı’nı denedik ve şunu söyleyebilirim ki, Türkiye standartlarında bir lezzet bulduk. Türkiye’den gelenler tercih ederler mi bilmem ama bizim gibi yurt dışında yaşayanlar bu kalitede bir Türk lezzeti bulmakta zorluk çektiklerinden burası doğru adresti bizim için. Künefesi harikaydı. 2025 Şubat ayında bir mercimek çorbasına 6 euro verdik. Kebaplar ise 20 euro’dan başlıyordu. Fiyat seviyesi biraz yüksek ama lezzet de üst seviye.
Gitmediğim ama çok duyduğum iki yeri de burada listeme alıp sizlere önermek istiyorum:
1- Klunkerkranich – Çatı katında manazarsı müthiş bir yer. Gün batımı videolarına bayıdım. Ne yazık ki biz Berlin’deyken kış tatili sebebiyle kapalıydı. Sezonu Şubat sonu açıyor. Eğer bahar-yaz aylarında oradaysanız muhakkak uğrayın bir kokteyl için derim.
2- Mauerpark ise eğer pazar günü Berlin’deyseniz muhakkak uğrayın derim. Son günümüz için planlayıp sonradan Hackesche Avlularının orada zaman geçirmeye karar verdik çünkü uçak/tren saatleri sebebiyle stres olmak istemedik. Burası pazar günleri kurulan bit pazarı ama açık havada yeme içme standları da var. Biraz turistik bir bit pazarı olduğunu okumuştum. Ancak eğer bir daha Berlin’e gidersem muhakkak programıma alacağım.

Berlin İçin Ne Kadar Süre Gerekli diye sorarsanız: 4 gün Berlin için oldukça yeterli bir süre. Perşembe günü Berlin’de olursanız Markthalle Neun için perşembeleri sokak yemekleri günü, ona denk gelirsiniz. Mis.
Gitmeden Önce:
Muhakkak Goodbye Lenin ve İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerini konu eden Çöküş filmlerini seyredin.
Kitap olarak, ben, Bir Alman’ın Hikayesini yol arkadaşım olarak seçtim ki savaş dönemindeki Berlin şehrinin haleti ruhiye’sini çok güzel anlatıyor.

Gün gün izlediğimiz rotayı ve bu gezdiğimiz yerlere dair önemli notlarımı paylaştığım yazımın linkini buraya bırakıyorum: