LONDRA – Londra’da şehir içi ULAŞIM – Ücretler – Hangi bileti almak gerek ve TELEFON/INTERNET


26 Nis 2019
Paylaş

Londra seyahatine karar verdiyseniz akla ilk gelecek soru dünyanın en eski, en yaygın ve karmaşık metro ağlarından birine sahip olan Londra’da kaybolmadan yolumu nasıl bulabilirim olabilir ki benim için böyle oldu. O nedenle Londra için ilk yazı ULAŞIM üzerine ki bu bu konuda iddialıyız :)

Londra dünyanın en eski ve en yaygın metro ağlarından birine sahip. Dolayısıyla her yere metro ile ulaşım mümkün, ayrıca aynı zamanda filmlerden, fotoğraflardan hatırlayacağınız kırmızı iki katlı (bazen de tek katlı) otobüslerle de seyahat edilebiliyor. Metro kartı aldığınız takdirde bu otobüslerle de seyahat edebiliyorsunuz. Ama beş-altı günlük bir gezi için hız önemli olabilir. Daha çok yer görmek için metro kullanabilirsiniz.

Metro sisteminde fiyatlandırma ‘zone’lara göre değişiyor. Birinci zone ve ikinci zone’u kapsayan bir metro bileti işinizi görecektir bence. Ayrıca, biletlerin de 09:30’dan sonra kullanılabilir versiyonlarını yani off-peak almanızı öneririm. Hem daha ucuz, hem kahvaltı falan derken zaten 09:30 öncesi metroya pek binilmiyor hem de Londra’da dükkanlar ve müzeler 10:00’dan önce açılmıyor.

Londra tube ve raylı sistem dahilindeki tüm olanakların haritası buradan indirilebilir:
https://tfl.gov.uk/maps/track?intcmp=40400
Otobüs için de: https://tfl.gov.uk/maps/bus?intcmp=40401

Bu iki bağlantı işinizi görür. Ayrıca buralardan grev olup olmadığına da bakmak lazım. Çünkü iş durdurma ya da haftasonu bakımları sebebiyle duraklamalar Londra metrosunda olabiliyor.
Metro haritası bütün metro istasyonlarında sürüsüne bereket ve bedava. Çözmeniz de çok kolay. Ayrıca internetten telefona da indirebilirsiniz.

Ulaşım’ı sizin için şöyle toparladım:

Önce ücretlendirmeye değinelim. En temizi oyster card almanız, depozito 5gbp ama ücretler kağıt biletlerden çok daha makul. Ayrıca ülkeden ayrılırken depozitoyu ve içinde kalan parayı geri alabiliyorsunuz. Oystercard aldığınızda 2 seçenek var: 1) Haftalık Travel Card. İstanbuldakinden farklı olarak maksimum biniş ve bazı vasıtalarda geçmemesi gibi bir şey yok. 2) Para yükleyip biniş başına ödeme‘pay as you go (payg)”

Şimdi hemen haftalık travelcard alayım demeyin çünkü yine İstanbul’dan farklı olarak payg’da günlük maksimum limit var. Yani belli bir ücrete ulaştığınızda bundan sonrası BEDAVA. Bu ücret otobüslerde 4,6gbp ve zone (bu konuya geleceğiz) gözetmiyor, yani 4,6 pound’a londrayı tüm gün otobüsle gezebilirsiniz. Tube ve trenler için ise zone’a göre değişiyor. Püf nokta şu: 7 günlük travelcard’ın fiyatı 5 günlük maksimum pay as you go ücreti kadar. Yani eğer siz 7 gün içerisinde 5 gün veya daha az seyahat edecekseniz payg kullanmanız çok daha mantıklı. Limitin altında kalırsanız ucuza gelmiş olur, 5 gün doya doya gezerseniz de en fazla 1 haftalık travelcard ücreti kadar para ödersiniz. O yüzden diyorum, travelcard almanın hiç bir mantığı yok. 

Otobüsler her yere gidiyor. Otobüs kullanıyorsanız çoğu zaman yürümenize gerek yok. Otobüslerin kötü tarafı ise çok yavaş olmaları, yolda bir sorun olursa (dükkan önüne park eden kamyon falan) yolculuk süresinin uzaması işten bile değil. Pozitif yanı, rush hour dışında genelde oturarak gidip gelirsiniz, 1 saat ayakta geçmez yani. 

Tren: Londra çevresindeki ulaşım yerlerine ve ülkenin bir çok yerine giden trenlerden şehir içinde de faydalanabiliyorsunuz. Özellikle güney Londra’da tube pek olmadığından trenler bazı yerler için çok iyi alternatif oluşturuyor. Trenlerin sorunu çok yerde durmamaları ancak bu da sizi gideceğiniz yere hızlı götürdüğü anlamına geliyor olabilir. Çünkü tren yolculuğunun kendisi 10dk olabilir ama metro kadar sık geçmedikleri ve sık sık gecikmeler olduğu için trenler asla tube’u yerini tutması söz konusu değil. Kullanacağınızı sanmıyorum ama yine de ne olur ne olmaz.

dlr: Bu tube gibi ama değil. Özünde güneydoğu Londra’da yaşanan sosyal değişime cevap olarak ortaya çıkmış ve genel olarak bu taraflarda hizmet veren bir raylı sistem bu. Çoğunlukla yer üstünde ve tube kadar hızlı gitmez ve tube kadar sık geçmez. Minimum personel prensibi ile çalışır, çoğu durağında turnike yok, siz oyster card’ınızı duraktaki cihaza gönüllü olarak okutmalısınız. Araçlarda sık sık bilet kontrolü olur, denk gelirse ve kartınızı okutmadıysanız güzel bir ceza yersiniz. Yine ne olur ne olmaz diye yazdım ben.

Tube: Kuzey Londrayı ağ gibi ören bir (çoğunlukla) yeraltı ulaşım ağı, metro. Sık geçer, hızlı gider, erken açılır geceyarası kapanır. Bunu 24 saat yapmaya çalışıyorlar ama zannetmiyorum. Bu duraklardan birine yakınsanız, merkez Londraya muhetemelen 10-15 dk uzaklıktasınız demektir. Bazı uzak istasyonlarda bu belki 30dk’yı buluyordur. Bununla bir yerden bir yere gitmek baya kolay ve keyifli, her şey hızlı oluyor.

Bunun dışında Emirates Line var. Greenwich’e bu yolla nehirden ulaşım, tramvay gibi bir kaç opsiyon daha var ama bunları pek bilmiyorum, çünkü şehrin çok ufak bir bölgesinde hizmet veriyorlar.

Şimdi şu meseleye gelelim: Travel ZONE. Londra 1 merkez olmak üzere 7 travel zone’a ayrılmış (otobüsler için zone yok, tube dlr ve tren için geçerli ve hangi vasıtayı kullandığınız fark etmiyor). Bunlar birbiri içine geçmiş halka gibi. Merkez Londra, yani turist olarak muhtemelen en çok içinde bulunacağınız kısım Zone 1. Zone 2 hemen bu bölgenin dışı, genelde insanların yaşadığı ve turist aktivitesinin daha az olduğu yerler. Yine merkezi sayılır. Zone 5 falan dedik mi baya uzaksınız demektir ama tube’a yakınsanız yine farketmez. ☺Bu zone’ların mantığı şu: siz zone 2’den zone 2’ye giderseniz ayrı ücret, zone 1’den zone 2’ye giderseniz ayrı ücret ödüyorsunuz. Yani ne kadar zone’dan geçerseniz o kadar pahalı oluyor. Haftalık travelcard’lar da bu şekilde fiyatlanıyor. Geçerli olduğu zone sayısı arttıkça fiyat da artıyor. Sadece zone 2 olsun, sadece zone 2 ve zone 3 olsun gibi seçenekler var ama siz turist olarak zone 1 ve zone 2’de geçerli olanını alacaksınız (sadece zone 1’de geçerli olan aynı fiyat, gereksiz). Tabi en başta dediğim gibi, haftalık kart sadece 5 günden fazla seyahat edecekseniz anlamlı.

Gece ulaşımı için şu an opsiyonlarınız: otobüs, uber, taksi, minicab, boris bike ve yürümek. Evet, pek çok gece otobüsü 24 saat çalışan otobüs hattı mevcut. Şehir oldukça güvenli, gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Hatta günün ve gecenin herhangi bir saatinde yürümek de gayet güzel bir opsiyon. Yani gideceğiniz yer yürüyerek yarım saat mesafedeyse ve aceleniz yoksa ve yağmur yağmıyorsa keyifle yürürsünüz.

Boris Bike: Bunu çocuklarla yapamayabilirsiniz. Bildiğiniz kiralık bisiklet. Renkli kişilik belediye başkanı boris johnson’ın adı ile anılıyor.Merkez Londra ve zone 2’nin pek çok noktasında bisiklet park noktaları var. Buradan bisiklet ödünç alıyorsunuz. Ücretlendirme mantığı şöyle: 2 pound karşılığında bisikletlere 24 saat boyunca erişim hakkı alıyorsunuz. Yani 2 pound verdiğinizde istediğiniz duraktan istediniz bisikleti alıp kullanıyorsunuz ve herhangi bir bisiklet park noktasına geri bırakıyorsunuz (aldığınız park noktasına bırakmanız şart değil). Yalnız bazı ek ücret ve kısıtlamalar var: Bu 24 saat içerisinde istediğiniz zaman bisiklet alabilirsiniz fakat bu bisikleti sadece 30dk boyunca kullanabilirsiniz, 30dk’yı aşarsanız her 30dk için ekstradan 2 pound ödersiniz. Böyle bir duruma düşmemek için baktınız 30dk olmak üzere, bu bisikleti bırakın yeni bir tane alın. 2 pound’a 30 dk’da bir bisiklet değiştirmek serbest, 30 dk’da bir değiştirdiğiniz sürece isterseniz tüm gün bisiklet sürün ek bir ücret ödemezsiniz ancak aynı bisikleti 30 dk’dan fazla kullanmak isterseniz ilk 30 dk’dan sonra her yarım saat için 2 pound ödersiniz.

Taksiyi de asla tavsiye etmiyorum. Çok pahalı. Zaten bir kere bile ihtiyaç olmadı, binmedim. Şöyle söyleyeyim; Londrada beşinci zone’da yaşıyordum. Üç zone’luk bilet alıp, üçüncü zone ve beşinci zone arasını otobüsle gidiyordum. Londranın merkezindeki seyahatlarimde ise (okula gidiş geliş hariç) hemen hemen hiç metro kullanmadım, yürüdüm. Bunu da ‘Central London’ için kesinlikle tavsiye ederim. İyi bir haritanız varsa çok çok daha güzel oluyor.

Big Ben, Parliament Building, National Gallery, National Portrait Gallery, Trafalgar Meydanı, Westminster Abbey, Tower of London, Tower Bridge, gay lezbiyen bolluğu içinde Soho (akşam biraz hareketlenir, tedirgin olmayın, güvenli ama garip manzaralar görebilecek bir yer), filmlerin Londra galalarının yapıldığı Leicester Square, meşhur eros heykelinin bulunduğu her saat canlı Piccadilly Circus (burada Waterstones adında beş katlı bir kitapçı var. Güzel). Bunlar zaten hemen hemen aynı bölgede. Varış sırasına göre yazmadım ama
bu haritada size alternatif bir yürüyüş rotası oluşturdum:

Londra Yürüyüş Rotası

Parliament Building’i arkanıza aldığınızda karşıda London Eye ve şehrin bütün hight ligthlarını neredeyse görmüş olursunuz.

Havalanından ulaşım; Heatrow, Stansted ve Gatwick havalimanları Londrada uluslararası olarak kullanılan havalimanları. Bunlardan hangisine ineceğinizi bilmediğim için üçüyle de ilgili bilgi vereyim. Heatrow, en kolay ulaşım olanağına sahip havalimanı, direkt metro ile şehrin merkezini seyahat edebiliyorsunuz. Bu havaalanı 6. Zone’da eğer dönüşü buradan yapacaksınız, bazen metro sisteminde arıza olabiliyor, kapalı bir hat olabiliyor. Bunu güncel olarak takip etmek lazım. Ayrıca kapalı olmasa da Londra metrosu çookk eski, yani ani durmalar oluyor ve bu yarım saat sürebiliyor. Buna göre, aman diyim erken çıkın.

Stansted’e metro ile ulaşım yok. http://www.stanstedairport.com/to-and-from-the-airport/
Hiç buradan seyahat etmediğim için nasıl yapılır bilemiyorum. Araştırdığım kadarıyla shuttle buslar var. Yukarıdaki web adresi işe yarar gözüküyor.

Gatwick’i de hiç bilmiyorum. Sanırım buraya bir tren var, ama dediğim gibi Londranın dışına giden trenler formatında,
http://www.gatwickairport.com/to-and-from/gatwick-to-london/
siteden saatlerine, yer olup olmadığına bakabilirsiniz.
Gatwick ve Stansted’ten yolculuk yapacaksanız, taksiye sakın binmeyin, çok uzak.

Havalanında indiğinizde metroya binecekseniz; orada ya da sonra herhangi bir yerden, oyster kart satan bayilerden veya oyster makinelerinden bir oyster alabilirseniz çok daha ucuza seyahat edersiniz. Oystera para yüklemeyi ve o makinayı kullanmayı 2 dakikada öğrenirsiniz. Çoğu nakit para ile çalışıyor ve bütün metro sistemi ve otobüslerin büyük kısmı oyster ile kullanılabiliyor. 1. Ve 2. Zone’u kapsayan off-peak (saat 09:30 sonrası) aynı şekilde bu noktalardan alabilirsiniz.

Bu şehre gidecekseniz ilk yapmanız gereken şey raylı sistem haritalarını içeren Tube MAP ygulamasını telefonunuza indirmek olmalı. Bu sayede internet olmasa bile nereden nereye gideceğinizi girerek en hızlı ve en kolay seçenekleriyle güzergah belirleyebiliyorsunuz. Internet olduğunda size hatların durumu hakkında (problem yok, gecikme var vs.) bilgi veriyor.

Telefon hattı almak isterseniz: bir vodafone, ee, veya o2 servis saglayıcı dükkanına gidebilir ve bir ‘pay as you go’ simkart alabilirsiniz. Internet erişimi ile google maps kullanarak şehri güzel gezersiniz, nereye hangi vasıta ile gideceğiniz anlık olarak güncelleniyor. Sitelerden baktım, 2 gb internetli paketler 15-20 pound civari ama değer. Londra’da elinizde internet olursa ulaşımı rahat kullanırsınız.

INTERNET, _cloud isimli bir free wifi ağı var ve baya her köşede var. Ama daha sürdürülebilir bir alternatif ; Tesco ve Sainsbury’de 1gbp’ye sim kart alıp içine de 10-15-20 gbp atılabiliyor, belge olmadan bir kaç dakikada kullanıma açılan bir imkan.

Seyahat Sonrası Ekleme: Biz 5 gün sürekli 1. ve 2. Zone’da metro kullandık. Bu kartla Heatrow havalimanından şehre ve şehirden havalimanına gittik ki havalimanı 6. Zone’da. Toplamda ise sadece 21 pound ödedik şehir içi ulaşıma ki bence böyle büyük ve pahalı bir şehir için çok makul bir fiyat. Eğer haftalık travel card alsaydık, 1 ve 2. Zone için 35 gbp ödememiz gerekiyordu ki ayrıca havalimanı – şehir içi ulaşımı için de ayrı bilet almamız gerekecekti. Bu nedenle oyster kart alıp onu da pay as you go (payg) olarak alırsanız ulaşıma çok ödememiş olursunuz.

Off the Road on the Track LONDRA’yı keşfe çıkıyor…
Ama bu sefer ANNE – KIZ olarak
01-05 Mayıs 2019

Bu yazıdaki bilgileri Yüksek Lisans Eğitimi sırasında Londra’da 11 ay yaşayan kuzenim Pınar verdi. Biz Londra’ya gittiğimizde tüm gerekli bilgiler bizimle olsun istedi. Ben de onun izniyle bu faydalı bilgileri bloğumda paylaşıyorum. Teşekkür ederim Pınar – İyi ki VARSIN!

Yorumlar

yorum

Share

Gökçe Demirci