03 Şub 2018
Lizbon… 2016 yılında Telegraph Seyahat Ödülleri’nde 70.000’in üzerinde okuyucu tarafından oylanarak Dünya’nın En İyileri Kategorisinde dokuz basamak yükselerek 26 numaraya yerleşmiş. Peki ama neden? Lizbon nasıl bir yer? Orada neler yapabilirsiniz? Gitmeden önce bilmeniz gereken her şey bu rehberde.
Lizbon’a gidilir. Çünkü…
Lizbon diğer Avrupa şehirlerine göre oldukça ucuz
İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre Lizbon komşularına göre en ucuz 4. Avrupa şehri. Batı Avrupa sınırları içinde ise en ucuzu!!!
Lizbon Keşif Tutkusu’nun sembolüdür.
Lizbon’un, Vasco da Gama’nın Hindistan’a yaptığı 1497’deki seferi dahil olmak üzere dünya çapında düzinelerce keşif gezisi için başlama yeri olduğunu biliyor muydunuz? Kentin Keşif Çağındaki rolü oldukça belirleyici.
Lizbon’un tarihi 28 No’lu tramvayıyla gezmek ayrı bir deneyimdir.
Şehrin dar sokaklarında yukarıdan aşağı inen asırlık ahşap tramvaylar Lizbon şehriyle bütünleşmiş adeta. Arnavut kaldırımlı sokakları süsleyen metal izler Lizbon’un nostaljik karakterinin örneği.
Lizbon’da Dünya’nın en iyi muhallebili tartlarını deneyebilirsiniz.
Pasteis de Belém’deki muhallebi tartları dünyaca ünlüdür ve bu yüzden kuyruk genellikle kaldırım boyunca uzanır. Denedik, yerinde tattık ve gönülden tavsiye ediyoruz. En güzeli Lizbon’daki tarihi Belem Pastanesi’nde gerçekten.
Lizbon sokak sanatından etkilenmemek mümkün değil.
Her yerde karşınıza grafitiler çıkacak şaşırmayın.
7 tepe üstüne kurulu tek şehir İstanbul değil, bir de Lizbon var…
Lizbon’da yapılacak en güzel şey yukarılara çıkıp şehri tepeden seyre dalmak. Birçok park o kadar güzel şehir manzarasına sahip ki. Gün batımını yukardaki bir parktan seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Lizbon Jose Saramago’nun şehridir…
Gitmeden onun kitaplarını alın okuyun derim. Jose Saramago inanılmaz bir hayal gücüne, felsefi derinliğe sahip Nobel ödüllü Portekizli yazar. Müzesine gidin. Ölüm bir varmış, bir yokmuş ve Körlük en beğendiğim kitaplarıdır. Yazar Lizbon şehrinin kuzeyindeki bir köyde doğmuş ancak öğrenimini Lizbon şehrinde tamamlamış. Jose Saramago’nun Müzesi’ni gezmek müze kapalı olduğundan bize nasip olmadı. Belki size nasip olur.
Avrupa’da en çok güneşli güne sahip iki şehir Atina ile birlikte Lizbon’dur.
Avrupa’da güneşi bulmak çok kolay değil. Lizbon garanti yerlerden biri ama.
FADO Kültürü’nü burada öğreneceksiniz.
Portekiz’in müzik geleneğinin özünde ağırlıklı olarak yavaş ve melankolik karakteri olan fado aslında ağıt tarzı bir müzik. Müzik lirik ve gitarlar eşliğinde söyleniyor. Gece hayatında FADO kültürü oldukça yaygın. Canlı bir performans Lizbon gezisinde fena olmaz bence.
Şehirden sadece 30km uzaklıktaki sahillerde yazın denize girmek mümkün.
Mesela Guincho, Adraga and Grande..
Lizbon’dan günü birlik masal diyarı Sintra’ya gitmek mümkün.
Her 20 dakikada Rossio istasyonundan kalkan trenlerle Sintra’ya 40 dakikada ulaşmak mümkün. Burası için aman dikkat diyeyim. Evet masal diyarı. Evet çok değişik saraylar var. Ancak ben hayatımda böyle turist çılgınlığını başka bir yerde görmedim. Arabayla gitmiştik. Girmemiz, çıkmamız saatlerimizi aldık. Kaçtık oradan resmen.
Cabo da Roca, yani Avrupa Kıtası’nın En Batı Ucu Lisbon şehir merkezinden sadece 40 km uzaklıkta.
Sintra’dan koşar adım kaçan biz Sintra’dan sadece 20-25 dakika uzaklıktaki Cabo da Roca’da uzun uzun zaman geçirdik. Burada insan adeta sonsuzluğu yaşıyor. Burası Avrupa Kıtası’nın en batı noktası. Burada Kıta bitiyor. Atlantik Okyanusu’yla yüzleşiyor insan. Buraya muhakkak zaman ayırmalısınız.
Lizbon biraz da Brezilya kokar.
Kentteki İsa Mesih heykeli bunun kanıtıdır.
Kendinizi San Francisco’da hissetmeniz de mümkün.
Bunun sebebi 25 Nisan Köprüsü tabii ki. Bu köprüyü Vasco da Gama Köprüsü ile karıştırmayın. Vasco da Gama Köprüsü Avrupa’nın en uzun köprüsü olma ünvanını taşıyor (17km) ve Lizbon trafiğini rahatlatmak için 25 Nisan Köprüsü’ne ek olarak yapılmış.
Başka neleri kaçırmamalısınız?
Denizin kıyısına inşa edilmiş güzel bir Gotik manastır olan Jerónimos Manastırı’na mutlaka uğrayın.
Yakındaki Belém Kulesi ile birlikte Jerónimos Manastırı, Unesco’nun Dünya Mirası Listesi’nde olup, Portekiz’in en büyük tarihsel figürlerinin birçoğunu içeren güzel bir Gotik şapel içerir. Bu manastır 15. Yüzyılda inşa edilmiş ve Vasco da Gamas’ın Hindistan’ı keşfini anmak amacıyla yapılmış. Biz bu bölge için yarım gün ayırdık. Burada Manastıra girmemiştik. Onun yerine sahil kıyısına gidip Kaşifler Anıtı ile birlikte yere çizilmiş Kaşifler Haritası’nı görmüştük. Ardından Belem Kulesi’ni karşıdan seyretmiştik. Günün bitimini ise bu bölgede olan Belem Pastanesi ile yapmıştık. Buraya biraz daha erken gelirseniz programınıza Jerónimos Manastırı’nı da ekleyebilirsiniz.
Castelo São Jorge – Sao Jorge Kalesi
Lizbon’un en eski semti olan Alfama’nın ortaçağdan kalma sokakları çok eski tarihe dayanıyor. Buradaki kale de Arap döneminden ele geçirilmiş. Burayı bulmak hiç de zor değil çünkü her caddeden bu yapıyı görmek neredeyse mümkün. Biz bu kalenin olduğu tepeye çıktık. Kalenin içine girmek yerine onu karşıdan seyretmeyi tercih ettik. Tepedeki parklardan şehri seyretmek hatta gün batımını seyretmek ayrı bir güzel. Şehirde böyle güzel manzaraya sahip birçok cafe roof bar var.
1902 yılında yapımı tamamlanmış ve şehrin ayakta kalan son yatay asansörüne eminim şehrin sokaklarını arşınlarken göreceksiniz. Santa Justa Caddesi’nde sıra bekleyen turistleri görürseniz anlayın ki asansöre gelmişsiniz. Nedenini anlamadığım bir şekilde insanlar sıraya girmiş bu asansöre binmek için bekliyorlardı. Halbuki Lizbon’da görülecek daha güzel yerler var. Zamanı heba etmemek gerek.
Lizbon’un en hareketli caddelerinde dolaşın, çarşısında gezin. Sahile doğru yürüyün. Ama öncesinde ünlü Cafe A Brasiliaria’da bir kahve için.
Lizbon’da bol bol sokaklara dalın, sadece sokakları keşfedin ve tepelerden karşınıza çıkan manzaranın tadını çıkartın.
Eğer zamanınız varsa Lizbon’un büyük şehir pakına gidebilirsiniz. Monsanto Orman Parkı Dünya’nın en büyük 20 şehir parkından biriymiş. Lizbon şehrinin yaklaşık 1/8’ini kaplayan alana kurulu bu parkın hepsini gezmek mümkün olmasa da şöyle oksijen depolamak için bire-bir.
Biz oradayken kitap fuarı vardı. Dilini bilmesek de kitaplar arasında dolaşmak oldukça güzeldi.
Şehre ulaşım:
Lizbon’un havalimanı şehirden sadece 6km uzaklıkta ve şehre metroyla 20 dakikada ulaşmak mümkün.
Lizbon için kaç gün yeterli:
Biz Lizbon’da tam 2 gün geçirdik. 3 gece de konakladık. Bence bu süre şehri anlamak, hissetmek için yeterli. 10 günlük Portekiz turumuza güneyden Faro’dan başlamıştık. Yukarı doğru çıkarken Lizbon’da da mola verdik. Lizbon sonrası da yönümüzü Douro Vadisi’ne çevirdik.
Lizbon’da Konaklama:
Konaklama için bizim tercih ettiğimiz bölge ise Alfama’daydı. Tarihi bir yer alan Alfama birçok yere yakın. Tarihi dokusu, Fado müziği yükselen restoranları, süslü sokaklarıyla bence konaklama için en doğru adres. Kaldığımız evi airbnb sitesi üzerinden bulduk. Sitede yayınlanan fotoğraflara göre oldukça küçük bir ev çıktı tuttuğumuz ev ama sahibi o kadar tatlı biriydi ki kızamadık. Bize çok yardım etti. Arabamızı 3 gün çok ekonomik bir yerde park etmemizi sağladı. 3 gece için otoparka sadece 18 euro ödedik. Otopark deniz kıyısında bir yerdeydi. Eğer tepedeki otoparklara bıraksaydık bir otel parası bayılabilirdik. Aman dikkat. Kalacağınız yer ile otopark konusunu önceden konuşun. Size uygun yerler önersinler.
Lizbon’da Deneyip Memnun Kaldığımız Yerlerden Yeme-İçme Tavsiyeleri:
Lizbon’da mutfağı olan küçük bir evde kaldığımızdan çoğunlukla kendimiz pişirdik. Örneğin kahvaltıyı hep evde yaptık.
Şehrin merkezinde bir keresinde öğle yemeğini Vitaminas adlı zincir restoranda yedik. Bence fena değildi. Eğer çok zaman harcamadan hızlı bir şeyler yemek isterseniz tavsiye ederim. (İki kişi öğle yemeği 19 Euro)
Lizbon’da deniz kıyısında yer alan Time Out Market‘e ise muhakkak gidin derim. Orada küçük küçük bir sürü restoran var ve restoranlarda uygun fiyata çeşit çeşit balık, deniz ürünü yemek mümkün. Biz çok keyif almıştık. (Time out market bir şarap ve bir çeşit deniz ürünü toplam 13,5 Euro)
Time Out Market çıkışı deniz kıyısında yürürken gözüme çarpan Monte Mar’ı da tavsiye ederim. Köprü manzaralı.
Lizbon’da sadece bir akşam dışarda yemek yedik ve onun için de kaldığımız eve yakın bölgedeki Cork Screw (mekanın facebook sayfasına ulaşmak için restoranın ismini tıklayın) adlı mekanı seçtik. Küçük bir Portekiz restoranı ki sadece yerel tadları tatmak ve Portekiz şarabı içmek için önerilen, tavsiye edilen bir mekan. Ben de gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. (Biz o akşam hafif bir şeyler yemeği tercih etmiştik ve tek kişi şarap içti. Toplam 30 Euro ödedik).
10 günlük Portekiz turumuzun rotası için lütfen tıklayın.
10 günlük Portekiz turumuzun maliyeti en yakın zamanda burada.
Off the Road on the Track Lizbon’u keşfe çıktı
21-31.05.2016 10 günlük Portekiz Turu