10 May 2018
10 günlük Portekiz seyahatimizi oluştururken en çok dikkat ettiğimiz nokta sadece Lizbon ya da Porto’ya odaklanıp Portekiz’i Portekiz yapan diğer özelliklerini, güzelliklerini kaçırmamaktı.
Mesela Portekiz’in güney sahillerindeki kaya formasyonlarını gezme fırsatı yakaladık seyahatimizin ilk günlerinde. Özellikle Faro, Lagos çevresinde çok fazla olan bu kaya formasyonları Atlas Okyanus’una kadar devam ediyor ve direk denize girilen yerde görülebiliyor ki bence görülmeye değer. Güney sahillerinde geçirdiğimiz zaman zarfında arabayla yol alırken birçok küçük balıkçı köyüne uğradık, mola verdik, taze balık yedik. Beğendiğimiz yerlerde denize girdik. Güney sahilleri çok keyifliydi.
Ya da bir zamanlar insanların Dünya’nın son noktası olduğuna inandığı yeri gördük, Cabo de Sao Vicente’ye (Sagres) gittik. Avrupa’nın güney batı köşesi olan bu yerde gün batımını seyretmek adeta bir klasik… Burası ayrıca bir sörf cenneti… Buranın da bence rota içinde yer alması şart. Gün batımı harikaydı ve ayrıca o deli dalgalar arasında sörf yapanları seyredebilirsiniz.
Sonra rotada tabii ki Lizbon vardı. O olmazsa olmazdı. Arupa’nın en batısında, Atlantik Okyanusu kıyısındaki güzeller güzeli Lizbon şehrini keşfe çıktık. Denizci ruhlu Portekiz halkının geçmişi bugünkü ruh hallerinde hala görülebilir. Uzak diyarları keşfe çıkan erkekleri bekleyen kadınların söylediği ağıtlar bugün Portekiz gece eğlencisinde FADO müziğı olarak karşımıza çıkıyor. Tepeler üzerine kurulu bu şehri yukarıdan seyretmek ayrı güzel, sokaklarında dolaşmak ayrı güzel. Şehre damgasını vuransa tarihi 28 numaralı sarı Tramvay. Bu tramvaya binip şehrin tarihi bölgesini gezmek başlı başlına bir eğlence. Dap daracık sokaklarda dakikalarca duran trafik İstanbul’u aratacak cinsten. Lizbon gezi rehberi için lütfen tıklayın.
Bir de Lisbon’a kadar gelmişken Avrupa kıtasının en batı noktasına Coba da Roca’ya gitmek gerek. Burada insan sonsuzluğu yaşıyor adeta. Canlı, hareketli, eğlenceli Lizbon’u yaşadık 3 gün boyunca. Sonrasında da Coba da Roca’da sonsuzluğu seyrettik.
Bizi en çok etkileyen yer ise Douro Vadisi oldu. Douro Vadisi Porto şehrine çok yakın. Ama çoğu insan buranın varlığından bi haber. Porto şaraplarının yapıldığı üzüm bağlarının olduğu yemyeşil Douro Vadisi görülmezse olmaz bence. Portekiz’in kuzeyinde, batıdaki Porto şehrinin yakınlarından başlayıp doğudaki İspanya sınırına kadar olan bölge Douro Vadisi. Vadinin içinden geçen nehir vadiye hayat veriyor. 1700’lü yıllarda kurulan üzüm bağları ise Dünya’nın ilk resmi üzüm bağları ünvanını elinde bulunduruyor. Teraslarda yetiştirilen üzüm bağlarının oluşturduğu görüntü ise görülmeye değer. Buraya Porto şehrinden trenle ulaşmak mümkün. Yolun son 80km’si Douro Nehri’nin kıyısından ilerliyor. Ortaya çıkan manzarayı hayal edin… Burada üzüm bağlarını dolaşabilir, nehirde tekne turu yapabilir, şarap üreticilerini gezebilirsiniz. Üzüm bağları içinde konaklamak ya da bizim gibi eski bir bağ evi bulmak ise çok kolay. Kaldığımız bağ evi 1864 yılında inşa edilmiş. Kendisi tarihi olsa da içi oldukça güzel dekore edilmiş sıcacık bir ev. Terastan üzüm bağlarını seyretmekse ayrı bir keyifti. Douro Vadisi’nde kaldığımız günler Portekiz seyahatimize damgasını vurdu. Bizim kaldığımız köyün ismi Pinhao.
10 günlük Portekiz seyahatimizde son durağımız küçük, sevimli Porto şehriydi. Douro Nehri’nin birbrinden ayırdığı şehri gezmek hem çok kolay hem de çok eğlenceli. Bir yakasında birçok şarap üretecilerinin, şarap tüccarlarının yer almasının sebebi ise, ünlü Porto şarabı buradan Dünya’ya açılıyor… Yan yana dizilmiş rengarenk evlerin yarattığı izlenim ise sanki eğlenceli bir tablo içindeymişiz gibiydi.
10 günlük seyahat rotamız ve bu noktalara kaç gün ayırdık aşağıda:
Münih’ten Faro’ya uçtuk ve havalimanından aracımızı alıp ilk gece konaklama için seçtiğimiz küçük sakin Tavira’ya geçtik. Burada bir gece kaldık.
Ertesi gün arabayla Faro, Portimao ve Lagos sahillerini gezdik. Portimao’da öğle yemeği yedik. Lagos’u beğenince bir gece orada kalmaya karar verdik. Kalacak yeri orada akşam bulduk. Evin odasını kiralayan bir teyzeyle anlaştık. Geceyi Lagos’ta geçirdik ki Lagos güney sahilleri içinde en hareketli olan yer.
Ertesi gün yol üzerinde Luz’da deniz keyfi yapıp ardından Sagres’e doğru yola çıktık ve gün batımı için Cabo de Sao Vicente’ye gittik. Sagres sörf yapanlar için ideal bir yer. Eğer sörf yapmıyorsanız orada çok fazla zaman geçirmeye gerek yok. Biz de ertesi gün erkenden Lizbon’a doğru yola çıktık ve 3 gece kaldık orada. Lizbon gezi rehberi için lütfen tıklayın.
Lizbon sonrası rotada Douro Vadisi vardı. Burada tam 3 gece kaldık. Masal gibiydi adeta. Üzüm bağları arasında inanılmaz güzel keyifli vakit geçirdik ve şarap denemeleri yaptık.
Douro Vadisi sonrası son durak Porto şehriydi. Porto şehrinde bir gece kalmak bize yetti. Çünkü biz şarap konusunda Douro’da çok şey öğrenmiştik ve Porto’da şarap denemesi yapma ihtiyacı duymadık. Porto için bence bir gece yeterli eğer siz de öncesinde Douro Vadisi’ne gidecekseniz tabii ki.
Eğer zamanımız olsaydı Portekiz’den geçilen Madeira Adası’na da geçmek orada birkaç gün kalıp doğasını keşfetmek isterdik. Madeira şaraplarıyla da ünlü. Bizim hala gidilecekler listemizde.
Bir de Evora şehri var. Güneye yakın küçük renkli bir şehir. Bazı kaynaklarda ülkenin en güzel şehri diye okumuştum. UNESCO Dünya Mirasları listesinde. Çok iyi korunmuş Roma Dönemi’nde kalma tempel ile 16. YY’da kurulmuş üniversitesi görülmeye değermiş. Biz zaman ayıramadık belki siz ayırırsınız.
Tabii ki bir de SINTRA var. Biz gittik ve kalabalığı görünce adeta kaçtık oradan. Masallardan fırlama şatoların olduğu bir yer. Sabahın sakin saatlerinde gidebilirseniz belki keyif alabilirsiniz.
Umarım güzel bir Portekiz rotası için faydalı bilgiler olur yazdıklarım. Eğer sizin başka önerileriniz varsa bekliyorum.
10 günlük Portekiz maliyeti ne olur merak ediyorsanız lütfen tıklayın.
Off the Road on the Track 10 gün Portekiz yollarındaydı.