Vietnam-Kamboçya-Tayland Gezi Notları – 4 : Crear Dos, Tres, Muchos Vietnam!


06 Ara 2012
Paylaş

Bağımsızlık ya da Ölüm….

Amerikalı Fotoğrafçı Ed Kashi’e ait bir fotoğraf…UNICEF tarafından 2010 yılında  ‘Yılın Fotoğrafı’ seçildi: Vietnam Savaşı sırasında Amerikalılar tarafından atılan kimyasal bombaların küçük kız çocuğunda yarattığı kalıcı acı …

1975 yılının Mayıs ayında Vietnam Savaşı sona erdi ve Amerika Vietnam topraklarından geri çekildi. Yıllardır ayrı olan Kuzey ve Güney Vietnam birleşti ve bağımsızlığını ilan etti. İşte bu savaşın üzerinden tam 37 yıl geçti ve belki de tüm dünya bu savaşı unuttu. Ancak Vietnam halkı hala savaşın izlerini taşıyor ve bu izler doğan bebeklerle çoğalıyor, onlarla beraber büyüyor. Çünkü bu savaş kendi doğası gereği ölümü ve kanı içinde barındırıyordu barındırmasına da, ama aynı zamanda çok haindi, çok acımasızdı, zalimceydi. Amerika havadan Kuzey Vietnam’ın üzerine ‘Agent Orange’ adında kimyasal madde atarak ülkede çok büyük bir tahribata yol açtı. Agent Orange kansere ve genlerin değişmesine sebep olan dioksin madde içeren çok tehlikeli bir kimyasal. 37 yıl sonra hala bu kimyasal maddenin izleri Vietnamlı çocukların yüzlerine bakılınca görülebiliyor. Vietnam’da yaklaşık 1.2 milyon özürlü çocuk var. Aşağıda bu vahşetin izlerini Ed Kashi’ye ait bir kaç fotoğrafla sizlerle paylaşmak istiyorum:

Vietnam Savaşı sırasında tam 3 milyon Vietnamlı öldürüldü ve bunların 2 milyonu sivildi. 2 milyon insan yaralandı ve 300.000 Vietnam’lı kayıp.

Peki biz orada bu savaşa dair neler mi gördük?

Neden Vietnam? Burayı bu kadar özel, görülmeye değer kılan nedir? diye sordum hep kendime. Neden bu ülkeye gittik? Bu soruların cevapları aslında Ho Chi Minh şehrinin kendisinde saklı. Çoğumuz Robin Williams’ın oynadığı 1987 yapımı ‘Good Morning Vıetnam’ filmini seyretmiştir diye tahmin ediyorum. Bu filmle beraber bizden kilometrelerce uzakta Vietnam halkının Amerika’ya karşı verdiği bağımsızlık savaşına bir parça da olsa tanık olmuştuk. Ancak gerçek savaşın geçtiği yerleri görmek; savaşın insanlarda acımasızca bıraktığı izleri görmek, hissetmek; bir halkın nasıl olup da gerilla savaşıyla koca bir orduyu yenilgiye uğrattığını anlayabilmek…İşte bunlar için Vietnam’a gitmeli, oraları görmelisiniz.

Halong Bay’de doğasına aşık olduğumuz, Hoi An’da gerçekleştirdiğimiz yemek kursuyla köklü ve bir o kadar da lezzetli mutfağını keşfettiğmiz Vietnam, Ho Chi Minh şehrinde bir başka yüzünü gösterdi bize: Çok acı çekmiş, çok savaş görmüş, ancak bağışlamayı öğrenmiş insanlarını tanıdık burada. ‘We do not forget, but we forgive!’ Unutmadık, sadece bağışladık diyen, yaralarını sarmaya çalışan Vietnam insanını gördük, tanıdık. Bu bile yeter buralara gelmek için. Tatil öncesi neyle karşılaşacağımızı bilemediğimiz için hep bir acaba vardı içimizde. Ancak orada yaşadıklarımız sonrasında ‘İyi ki’ diyoruz. İyi ki orayı gidip görmüşüz… Vietnam-Amerika Savaşı’nın izlerini sürmek için önce Ho Chi Minh şehrinden yaklaşık 40 km uzaklıktaki Chu Chi tünellerine gidilmeli tabii ki. Bu tüneller Amerikan savaşının kaderini tayin eden yeraltı sığınakları. Onlarca yıl boyunca yörenin kadın, erkek tüm insanlarının katılımı ile yapılmış bu tüneller. Tüneller ilk olarak Fransızlara karşı yapılmış ve kullanılmış. Sonrasında Amerikan Savaşı için daha da arttırılmış. İlk yapıldığında 20 km uzunluğunda olan bu tüneller, Amerikan savaşı sırasında 200 km uzunluğa ulaşmış. Bu tüneller yer altında 10 metre derinliğe kadar iniyor. Bazı bölümlerde tünellerden nehre çıkış var. Su bulabilmek için bazı bölümlerde daha da derine inmişler. Tünel içinde oksijen sağlamak için ince ince hava boşlukları kazılmış. Tünellerin içinde yemek, silah sığınaklarının yanı sıra toplantı odaları, hobi odaları var. Bu tünellerde doğan, büyüyen bir çok Vietnamlı şu anda belki de o yılların izleriyle hayatlarına devam ediyorlar. Tünellerin girişi o kadar dar ki Amerikalı bir askerin tünele girişi ve Vietnamlı gerillayı takip etmesi imkansız. Amerikalılarla göğüs göğüse çarpışan Vietnamlı gerillalar bu tünellere girip ortadan kayboluyorlarmış. Nehre tünellerden çıkarak Amerikan askeri birliklerine baskınlar yapıyorlarmış.

Rehberimiz üzerindeki bembeyaz gömleğe aldırmadan daracık bir tünelden yeraltına girdi ve çok kıvrak bir şekilde tünelden tekrar çıktı hem de gömleğini hiç kirletmeden. İlk anda yaptığı şey çok kolay gibi görünse de, bunu deneyen turistlerin başına neler geldiğini görünce fikrimiz hemen değişti. Çok zayıf bir kadın turist tünele girip çıktı, ancak çıktığında her yeri çamur olmuştu. Başka bir turist ise çıkarken omuzları tünel girişine sıkışınca panikledi. Çıkması için etraftaki rehberler seferber oldu. Onunla beraber biz de panikledik ve korktuk. Ben tünele girmekten o an itibariyle vazgeçtim.

Tünele giriş-çıkış yeri

Tünele giriş-çıkış yeri

Rehberimiz tünele girerken

Rehberimiz tünele girerken

Savaş sırasında Vietnam halkının kullandığı bubi tuzaklar ise Amerikalı askerlerin çok ağır bir şekilde yaralanmalarını sağlayacak şekilde hazırlanmış.

Tuzaklardan biri

Tuzaklardan biri

Tuzağın kapalı hali

Tuzağın kapalı hali

Tünellere giriş noktalarından başka bir örnek…

Atılan bombaların açtığı büyük kraterlerden bir tanesi…

Amerikan Ordusuna ait bir tank…

Vietnam halkının savaş sırasında giydiği ayakkabılarının yapım aşamasının bir cankandırması…

ve biz de turistler için girişi genişletilmiş yerden bu tünellerin içine girdik…

Tünel çok alçak olduğu için neredeyse dizlerimiz üzerinde yürüdük. Ayrıca çok dardı. Bu nedenle yaklaşık 1 dakikalık tünel içinde yürüyüş sonrasında kendimize gelmemiz bir yarım saati buldu. Hava çok nemli olduğu için ve ayrıca değişik türde sinek, böcek nedeniyle zor anlar yaşadık. Ormanlık alandaki bu turumuz sonrasında vücudumda çok sayıda böcek ısırığı vardı. Ertesi günlerde bu ısırıklar alerjiye dönüştü. Bu konuda hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim. Buraya yapacağınız tur sırasında kıyafetlerinizi bu koşulları göz önünde tutarak seçmenizde ve yanınıza böcek savar tarzı ilaçlar ya da koruma spreylerı almanızda fayda var. Düşünün yarım günlük gezi de bile biz ne kadar çok zorlandık, hatta tünel içinde geçirdiğimiz 1 dakikada hepimiz dağıldık diyebilirim. Vietnam halkı bağımsızlıkları için bu tünellerde yıllarca yaşamışlar. Tünelin içinde bebekler doğmuş, hayatta kalabilmek için karanlıkta yerin altında hayata tutunup koca bir orduya karşı savaşmaktan hiç vazgeçmemişler.

İçinde yürüdüğümüz tünel

İçinde yürüdüğümüz tünel

Tünellerin bulunduğu ormanlık alanda geçirdiğimiz süre boyunca biz gördüklerimize inanamadık. Nasıl olup da insanlar bu tünellerde yaşayabilmişler. Akıl alır gibi değil.

Vietnam Savaşı’nın izleri burayla sınırlı değil. Savaşın bittiği noktayı da gidip görmelisiniz: Burası Bağımsızlık Sarayı (Güney Vietnam Hükümeti’nin de sembolü ayrıca). 30 Nisan 1975 sabahında komunist tanklar Saygon (Ho Chi Minh şehrinin eski adı) şehrine girmiş ve rotayı bu binaya çevirmiş.

İşte burası savaşın bittiği yer:

Tankların geldiği cadde:

Bu Sarayı gezerken rehberimiz bize buranın hikayesini anlattı: Önceleri bu binanın bulunduğu yerde 1868 yılında Fransızlar tarafından inşa edilmiş Norodom Sarayı bulunuyormuş. Fransızlar ülkeyi terk edince bu saray  Güney Vietnam Başkanı Ngo Dinh Diem’in evi olarak hizmet vermiş. 1962 yılında Vietnam hava subayları başkanı öldürmek için sarayı bombalayınca burası yerlebir olmuş ama başkanı öldürmeyi başaramamışlar. Bombalama sonrası başkanın isteği üzerine buraya yeni bir bina yapımına başlanılmış. İşte bu bina Bağımsızlık Sarayı ve 1966 yılında inşası tamamlanmış. Ancak kendi isteği üzerine yapılan sarayın tamamlanmasını göremeden başkan Ngo Dinh Diem 1963 yılında kendi askerleri tarafından-rehberimize göre CIA tarafından-öldürülmüş. Sarayda bu olaya ait bir fotoğraf sergileniyor. Başkanın ölümü intihar olarak duyurulmuş ancak fotoğrafta elleri arkadan bağlı ve altında şu not var: Suicide with no hands, yani elleri olmadan intihar!!!

Ancak savaşı daha da iyi anlamak isterseniz gitmeniz gereken bir yer daha var: Savaş Müzesi. Burada savaşın acımasızlığı, nasıl insanlık dışı bir olay olduğu açıkça gözler önüne serilmiş. Savaştan sağ çıkanların, bu acımasızlığa şahit olanların hikayeleri fotoğraflarla burada sergileniyor. Özellikle kimyasal bombaların açtığı/neden olduğu acıların sergilendiği bölümü -eğer dayanabilirseniz- gezip görmelisiniz. Ancak ben bu görüntülere dayanamadım ve müzeyi yarıda terk ettim. Sadece fotoğraf değil, orada bire bir kimyasal bombalar nedeniyle özürlü doğan çocukları, insanları göreceksiniz. O görüntülere dayanması bile çok zorken, orada insanlar o acılarla yaşıyorlar. Aklımda kalan başka bir görüntü ise Vietnam’da savaşmış Amerikalı bir askerin ailesine ait. Amerikalı asker evine döndükten sonra doğan kızı doğuştan özürlü. Bu Vietnam’da kullanılan kimyasal bombaların ne kadar güçlü olduğunun başka bir kanıtıydı.

Müzenin bahçesinde Amerikan Ordusu’na ait uçaklar, helikopterler ve tanklar sergileniyor. Ayrıca işkence odaları ve işkence aletleri müzenin bahçesinde sergilenmekte.

Rehberimiz bize bu savaş sırasında Amerikalı askerler tarafından kendi babasına da işkence edildiğini anlattı.

Rehberimiz...

Rehberimiz…

Aslında bu yazımda Vietnam notlarımı tamamlamayı planlamıştım. Ancak bu savaş yazısı sonrası Mekong Deltası’nda neler yaşadığımızı anlatmanın doğru olmayacağına karar verdim. Bu da böyle bir yazı oldu. Savaş olunca içinde, acı çeken çocuklar olunca söz konusu kelimeler anlamsızlaşıyor birden…

Ed Kasi’den bir kaç fotoğraf daha:

Ed_Kashi_03

Ed_Kashi_03

Vietnam Savaşı’nın acımasızlığını belki de en iyi şekilde anlatan bir fotoğrafa daha bloğumda yer vermek istiyorum: Associated Press çalışanı Nick Ut adlı fotoğrafçıya ait bir kare:

ap_nick_ut_pulitzer_prize_image_1972_vietnam_thg_120606_wblog

ABD savaş uçaklarının attığı bombayla dehşeti yaşayan, bombanın etkisiyle kıyafetleri parçalanan ve vücudu yanıklar içinde koşan 9 yaşındaki Kim Phuc’un fotoğrafı bu…

İnsanlık tarihi bağışlanamaz günahlarla dolu ne yazık ki…

Gökçe Demirci

Vietnam Savaşı ve Ho Chi Minh’de bu savaşa dair gördüklerimiz üzerine…

Yorumlar

yorum

Share

Gökçe Demirci