KRAKOW: Gezi Rehberi – Gerekli tüm bilgiler burada!


27 Nis 2019
Paylaş

Önce gelin şu fikirde anlaşalım: Krakow’a gidilir, o kadar yol gitmeye değecek güzellikte bir şehir çünkü. Ben bu zamana kadar gitmediğim için pişman oldum desem. Nerden bilebilirdim ki beni bu kadar çok etkileyeceğini. Krakow sonrası, tekrar şehir gezme isteğim arttı :)
O zaman hadi KRAKOW’a :)

KRAKOW VİZE ve PARA BİRİMİ

Krakow Avrupa Birliği üyesi olduğundan Türk pasaportu için Schengen Vizesi gerekiyor. Ancak henüz Euro bölgesine katılmamışlar. Bu nedenle para birimleri PLN yani zloty. Nisan 2019 kurlarına göre:

1 zloty: 0,23 Euro
1 zloty: 1,52 Türk Lirası

Her şeyi 1,5 ile çarpın gitsin.

KRAKOW SEYAHATİ KAÇA PATLAR?

Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor: Krakow ucuz bir şehir değil. Fiyatlar Almanya hatta Münih seviyesinde diyebilirim. Polonya’nın diğer şehirlerine göre Krakow’un turistik oluşunun fiyatlar üzerindeki etkisi göze çarpıyor:

Turistik aktivelerde örnek olarak Tuz Madeni girişi kişi başı 90 zloty.

İyi bir restoranda Polonya lezzetlerini denemek isterseniz size bizim ödediğimiz fiyatı örnek teşkil etmesi adına verebilirim. 4 yetişkin 2 çocuk – ki çocuklar için sadece çorba sipariş ettik- önden ortaya tartar ve yerel mantısı pierogi sonrası her kişi için ana yemek sipariş ettik. 2 şişe de şarap içildi. Toplamda bahşişle beraber 920 zloty ödedik. (Restoran Pod Aniolami – Yeme içme bölümden restoranı ayrıca değerlendireceğim).

Ancak restorana oturup böyle bir akşam yemeği yemek zorunda değilsiniz. Meydanlarda, sokaklarda atıştırmalık bir çok alternatif var. Mesela Polonya pizzası olarak çevirebileceğim Zapiekanka oldukça büyük ve doyurucu. Fiyatı ise 8-9 zloty civarı.

Kahve içmek isterseniz ortalama 7-8 zloty ödersiniz. Ancak en turistik meydanda kişi başı 10 zloty ödedik. Şehrin tarihi kısmında fiyatların turistlere göre ayarlandığı hemen göze çarpıyor.

Market alış-verişini ise yukarıdaki uyarıyı göz önüne alarak şehrin biraz daha dışına doğru olan marketlerde yapmanızı tavsiye ederim. Biz domates, salatalık, meyve ve atıştırmalık bir şeyler aldık ve 110 zloty ödedik.

İstanbul’dan Krakow’a direk uçuş yok; Varşova aktarmalı ya da başka bir Avrupa şehrinden aktarma yapmanız gerekiyor. İstanbul’dan gelen arkadaşlar uçak biletlerini Lot Polonya Havayolları’ndan aldılar ve 3 kişi için gidiş-dönüş toplam 3.470 TL ödediler.

Biz de Münih’ten Krakow’a Lufthansa Havayolları ile uçtuk ve 3 kişi için toplam 430 Euro ödedik.

Konaklama için de geceliği 60-70 Euro civarında planlayabilirsiniz (3-4 kişilik bir aile için). Biz 6 kişilik merkezi bir ev için 2 gece toplam 1.165 zloty ödedik.

KRAKOW İÇİN KAÇ GÜN PLANLANMALI?

Krakow’u doya doya gezmek isterseniz şehir için 2 tam gün ayırmanızı tavsiye ederim. Böylece güzel cafelerinde oturup biraz şehrin tadını çıkartabilirsiniz.

Tuz madeni oldukça ilginç bir aktivite. Daha önce tuz madeni görmüş olmamıza rağmen herkes tavsiye edince biz de dayanamadık ve gördük. Ama bu neredeyse yarım günlük bir aktivite. Çünkü şehrin merkezinden 20 dakika uzaklıkta. Rehberle girilebiliyor ve tur tam tamına 3 saat sürüyor. Bileti online almadıysanız bilet sırasında saatlerce beklemesi ise bonusu :)

Eğer Auschwitz ve Birkenau toplama kamplarını görmek istiyorsanız ki bunlar da şehirden oldukça uzaklar (yaklaşık 50 km ve tuz madeninin ters yönünde) burası için de bir gün planlamanızı tavsiye ederim.

KRAKOW İÇİN EN UYGUN SEYAHAT ZAMANI

Biz Krakow seyahatimizi Avrupa’daki Paskalya tatiline denk getirdik. Bu bir açıdan avantaj bir açıdan ise dezavantaj oldu. Öncelikle en yüksek sezon olan yaz aylarına nispeten daha rahat bir seyahat geçirdik. Şehir her ne kadar kalabalık olsa da bu kalabalık bizi rahatsız etmedi. Hava ise gezmek için mükemmeldi. Güzel ve rahatsız etmeyen bir sıcak vardı. İlkbaharı şehirde doyasıya yaşadık diyebilirim. Her yer yemyeşildi ve ilkbaharın habercisi manolyalar ve diğer çiçekler şehri ayrı bir güzelleştirmişti.

AMA ilkbahar her zaman risklidir, bunu da sakın unutmayın. Bizden tam bir hafta önce orada olanlar sadece gri bir hava ve yağmurlu bir Krakow gördüler ne yazık ki.

Gelelim dezavantajına: Polonya Çek Cumhuriyeti’nin tersine dini inancı yüksek, koyu Katolik bir ülke. Bu nedenle de bir çok yer Paskalya tatili sırasında -Polonya’da Paskalya Pazar’ı çok önemli- kapalıydı. Mesela Auschwitz, mesela tuz madeni. Gideceğimiz restoranların o gün açık olup olmadığından emin olamadığımız için önceden aramak zorunda kaldık.

Genel olarak, Paskalya zamanı Avrupa’da yapacağınız seyahatlerde, bu konuyu dikkate almanızı tavsiye ederim.

Bunun dışında tahminim sonbaharın başında da güzel vakit geçirebileceğiniz yönde. Kış aylarını ise kesinlikle tavsiye etmem. Prag, Viyana tecrübelerinden şunu söyleyebilirim ki kış ayları Avrupa turları – özellikle şehir gezmeleri- için bence iyi bir tercih değil.

KRAKOW’A ULAŞIM ve KRAKOW HAVALİMANINDAN ŞEHRE ULAŞIM

Krakow’daki uluslararası havalimanının ismi Johannes Paul II Krakow-Balice ve şehirden yaklaşık 11km uzaklıkta. Biz Münih’ten Lufthansa ile direk uçtuk ve uçuş süresi yaklaşık 1,5 saat sürdü. Türkiye’den gelen arkadaşlarımız ise Varşova aktarmalı uçtular. Şu anda İstanbul’dan Krakow’a direk uçuş ne yazık ki yok.

Krakow havalimanından şehrin merkezine toplu taşıma ile ulaşmak mümkün. Bunun için tren, otobüs ya da taksi seçenekleri mevcut.

Biz Krakow’dan Zakopane’ye geçeceğimiz için havalimanından araba kiraladık (5 gün için toplam 110 Euro ödedik – full kasko. Bunun 20 Eurosu çocuk koltuğu için). Bu nedenle toplu taşımada hangi seçenek daha kolay ve ucuz bunun hakkında bilgi veremiyorum. Ancak Krakow şehir rehberinde şöyle okumuştum: Otobüs ücreti ortalama 3 PLN (zloty) ve otobüs durakları direk havalimanı girişi önünde. Trenle şehre ulaşmak otobüse göre daha hızlı ve tren bilet fiyatları da ortalama 4 PLN. Eğer taksi kullanmak isterseniz de ortalama 70 PLN ödemeniz gerekecek.

KRAKOW ŞEHİR İÇİ ULAŞIM NASIL? ARABA KİRALAMAK GEREKLİ Mİ?

Krakow şehrinin merkezi o kadar düzenli ve görülmesi gereken spotlar birbirine o kadar yakın ki kesinlikle toplu taşım kullanmanıza gerek yok. Şehrin tarihi kısmını yürüyerek gezebilirsiniz. Arabaya ise hiiiiiç ihtiyacınız yok. Şehirde dolaşırken hiç binmesek de birçok tramvay gördük. Tramvay çok yaygın kullanılan bir toplu taşım. Gerekirse tramvay kullanabilirsiniz.

Sadece Getto ve Schindler’in Fabrikası şehrin diğer yakasında. Biz buraya da yürüyerek gittik. Tarihi şehirden yaklaşık 20-25 dakika yürüme mesafesinde.

Bunun dışında turistik bölgeleri gezen audio guide’lı, yanları açık, motorlu araçlar var. Biz Yahudi Bölgesi’ni bu şekilde gezdik. 4 yetişkin 2 çocuk için 40 dakikalık tura 200 PLN ödedik ki eğer isterseniz tüm turistik spotları bu araçla gezebilirsiniz. Tabii ki o zaman çok daha fazla ödemeniz gerekiyor. Fiyatlar az çok belli ve pazarlığa açık. Bizim bindiğimiz araçta Türkçe audio guide yoktu. Ama birçok araçta Türkçe’yi seçenekler arasında gördüm. Aklınızda olsun.

Tarihi şehir kısmını faytonla da gezebilirsiniz. Etrafta sürekli karşımıza çıkan atlar, şehirle adeta bütünleşmiş. Biz bir ara acaba binsek mi diye düşündük. Bizim grup için yaklaşık 250 PLN fiyat verdiler. Pazarlık yapın muhakkak.

Şehri gezmenin bir diğer alternatifi ise scooter. Şehrin içinde bırakılmış scooter’ları göreceksiniz. Binebilmek için uygun app’i (ismi Hulaj) telefonunuza indirmeli ve para yüklemelisiniz. İstediğiniz yerde de scooter’ı bırakabilirsiniz. Ücretlendirme ise şöyle, ilk kullanımda 1 PLN (zloty) alıyorlar ardından süre üzerinden ücret kesiyorlar. Dakikası 0,49 zloty.

Bir diğer alternatif ise bisiklet. Bisiklet kiralayan bir çok yer gördüm.

KRAKOW’da KONAKLAMA

Krakow’da tarihi şehir bölgesi içinde kalmanızı tavsiye ederim. Böylece kaldığınız yerden yürüyerek görmek istediğiniz yerlere gidebilir aralarda mola vermeye eve/otele gelebilirsiniz. Mesela biz ilkbahar mevsiminde gittiğimiz için gündüz çok sıcak olan hava, güneşin batmasıyla serinledi. Gidip üstümüze biraz daha kalın bir şeyler alıp tekrar çıktık sokağa.

Bizim kaldığımız ev tarihi şehre çok yakındı. 5 dakika yürüme mesafesindeydi. Biz memnun kaldık. Fikir vermesi açısından burada ismini paylaşıyorum: KrakowForRent Wielopole Apartment

6 kişilik bir ev burası ve 2 gece için toplam 1.165 zloty ödedik. Ev çok merkezi olduğu için oldukça memnun kaldık. Evin içi de oldukça güzel, düzenli ve temizdi.

Ama eğer bir daha Krakow’a gidersem kesinlikle Yahudi Bölgesi’nde kalmak isterim. Tarihi şehirden birazcık uzak ama en çok burası hoşuma gitti. Karakteri olan, çok turistik olmayan, çok hoş cafe ve restoranların olduğu bir bölge burası.

KRAKOW’da YEME-İÇME

Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki Polonya’nın yerel mutfağı HA-Rİ-KA!

Kökeni Polonya’ya mı dayanıyor bilmiyorum ama TARTAR Polonya mutfağı ile adeta bütünleşmiş. Muhakkak denemelisiniz. Çiğ et üzeri çiğ yumurta fikri size pek cazip gelmeyebilir ama deneyin, pişman olmayacaksınız.

TARTAR

Pierogi yani mantısı zaten tek kelime ile Müthiş. Özellikle ”cottage cheese with potatoes” yani patatesli-süzme peynirli olanı deneyin. Biz ayrıca etli olanı denedik. Her ikisine de bayıldık. Önce haşlanıyor ardından yağda hafifçe çevriliyor. Hiç ağır değil.

Pierogi VE TARTAR

Çorba olarak ise mantar çorbası her menüde vardı ya da tavuklu şehriye çorbası (rosół) çocuklar için iyi bir alternatif olabilir. Ancak geleneksel olanı Kırmızı Pancar Çorbası (yani Barszcz) ya da lahana turşusu ile salatalık çorbası (kapuśniak ve ogórkowa). Lahana turşusu çorbası oldukça ekşiydi. Bir daha dener miyim bilemiyorum :) Peki işkembe çorbası yemek ister misiniz? O zaman flaki ısmarlayacaksınız. Bu ekşili işkembe çorbasının ta kendisi :) Eğer yaz mevsiminde gidiyorsanız o zaman soğuk kırmızı pancar çorbası denemelisiniz yani chłodnik litewski. Ayrıca krupnik çok tipik, Polonya mutfağına ait bir çorba. Etli ya da tavuklu sebze çorbası diye tanımlarsam yanlış bir şey söylemiş olmam.

Kapuśniak

Eğer tencere yemeği tarzı bir şey denemek isterseniz bigos sipariş edebilirsiniz. Bu böyle sebzeli, lahanalı (lahana turşusu da kullanabiliyorlar), mantarlı ve av eti ile yapılan bir yemek.

Etin her çeşidi var ve bence eti çok iyi pişiriyorlar. Biz bir akşam yemeğinde steak denedik. Ya da kuzu pirzola deneyebilirsiniz. Çok ama çok başarılıydı. Geyik eti tarzı farklı lezzetler de denenebilir.

Bunun dışında Oscypek’i muhakkak denemelisiniz. Bu bir peynir ama sıcak servis ediliyor. Yanında ise orman meyvelerinden marmelatla yeniyor. Bizim hellim peyniri tarzı ama tütsülenmiş bir peynir olduğu için tadı daha baskın. Özellikle Polonya’nın güneyinde Zakopane taraflarında her yerde Oscypek vardı.

Çocuklar için güzel bir alternatif ise Kopytka. Almanya’dan bilenler için şöyle anlatabilirim. Spaetzle gibi ama onun daha büyüğü. Patates ve undan yapılan markanamsı bir yemek. Tipik bir Polonya mutfağı denemesi olabilir küçük gezginler için. Aslında bence minik gezginler pierogi’ye de bayılacaklardır.

Polonya mutfağındaki tipik bir salata önerisi: mizeria – tatlı-ekşi salatalık salatası diye anlatabilirim aslında.

Sokak lezzetlerinde ise Polonya pizzası olarak çevirebileceğim Zapiekanka oldukça büyük ve doyurucu. Bence deneyin. Bir de bizim simitimize benzer obwazanki var.

Yahudi Bölgesi’nde ise Humus, Falafel ve Koşer yemek her yerde. Biz bir gün Yahudi Bölgesi’nde yedik. Ortaya meze tabağı aldık ve şiş kebap sipariş ettik. Fena sayılmazdı. Alternatif olarak düşünebilirsiniz.

HAMSA – Meze Tabağı

Balık severler için önerim karp po żydowsku – yani sazan balığı. Ama bu yahudi mutfağından esinlenerek badem ve kuru üzümle pişiriliyor. Koyu Katalolik Polonya topraklarında olduğunuzu hatırlatırım. O zaman şunu da bilgi olarak ekliyorum: Katolikler balığı Cuma günü yiyorlar.

Tabii ki VODKA denemelisiniz. Eğer içinde bizon otu olanı denemek isterseniz ismi Żubrówka. Yerel biraları da var. Mesela Okocim, Żywiec, Tychy ve O’kay. Şarap ise çok yaygın değil.

Ya da baldan yapılan miód pitny içeceğini deneyebilirsiniz. Alkollü bir içki ve bal şarabı olarak geçiyor.

Tatlı yemek isteyenler için önerim naleśniki z serem yani krep :) ya da gofry yani polonya’daki waffle :)

Paskalya kurabiyesi mazurek‘e denk gelirseniz alın tadına bakın derim.

Polonya’nın en ünlü çikolata markası ise WEDEL. Belki eşe-dosta götürülecek hediyelerde alternatif olabilir.

Bizim denediğimiz mekanlar ise (İsimlere tıklayarak internet adreslerine ulaşabilirsiniz):

İlk gecemiz için epey araştırma yaptım ve Polonyalı bir arkadaşımın da yardımıyla tam şehrin göbeğinde ama hiç de turistik olmayan şef restoranı tadında bir mekan bulduk. İsmi Pod Aniolami. Mekan bizden 10 üzerinden 10 aldı. Rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. İsterseniz menü tercih edebilirsiniz ya da tek tek seçim yapabilirsiniz. Şarap için şef önerisi de almanız mümkün. Mekanın içi ise çok güzel dekore edilmiş ve Polonya’da bir kültür olan yerin altında.

Pod Aniolami Gecesi

Bir günde Yahudi Bölgesi’nde yediğimizden bahsetmiştim. Mekanın ismi Hamsa. servis iyiydi, yemekler orta seviye idi.

Şiş kebap – HAMSA

Ama Yahudi Bölgesi’nde çok iyi yeme-içme mekanları var. Bu bölgede ayrıca çok eski zamandan kalmış cafeler var. İçeri girip bir bakın derim.

Bunun dışında tarihi şehrin ana meydanında açık olan pazardan da atıştırmalıklar denedik.

Son gün ise manzarası harika olan bir yere gittik. İsmi U Zyiada Şehir merkezinden uzak bir tepede, şatomsu tarzda bir mekan. Taksiyle ulaşabilirsiniz. Hava güzelse bu manzarayı kaçırmayın derim.

Tepeden manzara çok güzeldi

Kahve içinse Camelot‘u öneririm. Bizim vaktimiz olmadı gitmeye. Ancak araştırma yaparken almanca ve ingilice tüm kaynaklarda, özel bloglarda gördüm bu kafeyi. Hatta Trip Advisor’da ”Best Cafe in Krakow” denmiş. Bence şans verin.

Bu arada yeri gelmişken bahsedeyim: Polonya halkı için genelde çay sever dendiğini okumuştum. Şeker ve limonla servis ediyorlar. Yanına ise Polonya keki olarak tanımlayacağım drożdżówka sipariş etmelisiniz. Ben bir yerde ise Türk kahvesine denk geldim. Kahve istiyoruz dedik Türk kahvesi mi nescafe mi diye sordu :)

KRAKOW’da MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Rynek Glowny Meydanı
Krakow şehrini gezmeye bu meydandan başlamalısınız bence. Tarihi şehrin göbeğindeki bu büyük, görkemli meydan orta çağdan kalma bir pazar yeri. 1.257 yılında inşa edilmiş, 200 metreye 200 metre boyutlarında ve hala Avrupa’nın en büyük Ortaçağ meydanlarından biri.

Rynek Glowny Meydanı’nı kısaca anlatmam gerekirse: Bu meydana damgasını vuran çok önemli birkaç yapı var. Bu nedenle Krakow tarihi şehir gezinize buradan başlamanız anlamlı. Bu yapılar neler?

İlk olarak Sukiennice (Almancası Tuchhalle)

Burası Dünya’nın en eski alış-veriş merkezlerinden biri (Bizim Kapalıçarşımız gibi bir yer aklınıza getirebilirsiniz)

Ortaçağ zamanında Kral Büyük Kasimir tarafından yaptırılmış. Ne yazık ki gotik tarzda yapılmış bu yapı 1555’teki büyük yangınla zarar görmüş. Yeniden, İtalyan Sanatçı Santa Gucci’nin ve Giovanni Maria Padovano’nun tasarımlarına göre inşa edilmiş. Anladığım kadarıyla yeniden yapıldığında ilk mimarisinden farklı bir mimari ortaya çıkmış. Burası dönem dönem mimari değişikliğe uğramış. Neogotik yapılar eklenmiş ve günümüze kadar da ayakta kalmayı başarmış. Dediğim gibi Kapalıçarşı tarzında yan yana dizilmiş dükkanlardan alış-veriş yapabilirsiniz.

Rynek Glowny Meydanı’ndaki bir diğer ihtişamlı yapı ise, meydanın güneyindeki St. Adalberts Kilisesi. Bu Kilise bu meydanın en eski yapısı.

Tarihte bu meydan şehrin sahiplerinin yaşadığı bir meydanmış dersek yanlış olmaz. Burada yaşayan halkın yanı sıra belediye binası da bu meydandaymış. Ama Belediye Binası 1820 yılında Şehir Yenileme Projesi kapsamında yıkılmış. Bugün meydanda belediyeye ait sadece barok tarzdaki kulesi ayakta ki ben onu fotoğraflarken çok keyif aldım.

belediye binasının günümüze kadar kalan kulesi

Bu kulenin sanırım yukarısına çıkmak mümkün. Sanırım diyorum çünkü biz hiç böyle bir imkan var mı diye araştırmadık. Ama meydanı tepeden gören fotoğraflar gördüm. Tahminim bu kuleden çekildiği yönde. İlginiz varsa bakın derim. 

Rynek Growny Meydanı festivallerin düzenlendiği, Noel zamanı noel pazarlarının kurulduğu her daim hareketli bir meydanmış ki biz oradayken Paskalya zamanıydı ve her yer cıvıl cıvıldı. Meydanda yeme-içme standları kurulmuştu. Bu standlar her zaman var mı tam emin değilim. Biz Cumartesi günü bu meydandaydık. Belki sadece hafta sonu olmasından kaynaklanıyordur.

Bu meydandaki diğer önemli, ihtişamlı yapı ise St. Mary Bazilikası. Aynı Münih’teki Frauenkirche gibi şehrin adeta simgesi burası. Gotik mimariye sahip. Kulelerine dikkatli baktığınızda bir kulenin diğerine göre daha yüksek olduğunu göreceksiniz. Biri 69 metreyken diğeri 81 metre yüksekliğinde. Ayrıca her iki kulenin mimarisi birbirinden farklı. Söylenişe göre iki kardeşin bu kulelerin yapımı sırasında giriştikleri rekabet sonucu bu ortaya çıkmış. Bir kardeş bir kuleyi, diğer kardeş diğer kuleyi inşa etmiş ki zaten kulelerin mimarileri de birbirinden farklı. Benzer olayı yani kulelerin yüksekliklerinin farklı olması durumunu Prag’daki Tyn Kilisesi’nde de görmek mümkün. Ama oradaki rehber yüksek olan kulenin erkeği alçak olan kulenin ise kadını temsil ettiğini anlatmıştı. 

Planty Parkı

Tüm tarihi şehri bir çember gibi saran bu yemyeşil park şehri ayrı bir güzelleştirmiş. Defne öğle uykusunu burada uyudu. Çok keyifli bir park. İçinde Krakow Üniversitesi var.

St. Florian Caddesi ve St. Florian Kapısı

Rynek Growny Meydanı’nda St. Mary Kilisesi’nin sağınıza alacak şekilde karşıya doğru ilerlediğinizde bizim İstiklal Caddemiz tarzı bir cadde çıkacak karşınıza. Burası ünlü St. Florian Caddesi. Cadde boyu ilerlediğinizde ise yolun sonunda tarihi surlar ve şehrin tarihi kapısı yani St. Florian Kapısı’nı göreceksiniz. Bu kapı Kraliyet Güzergah’ının başlangıç noktasıymış. St. Florian Caddesi gündüz oldukça kalabalık ve akşamları turistlere hitap eden bir bölge. Ben olsam akşam içkisi için buraya gelmezdim. Onun yerine Yahudi Bölgesi’ne giderdim.

Wawel Kalesi ve Wavel Katedrali

Wavel Kalesi o zamanki Kral’ın yaşadığı ev. Bir tepenin üzerine kurulu. Ama öyle yüksek bir tepe değil. UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmeyi başarmış burası. Şehrin diğer yerlerinde olduğu gibi burada da Gotik, Rönesans ve Barok mimarisinin bir karışımını görmek mümkün.

Kale surları içinde çok geniş bir bahçe var. Surlar etrafında gezdiğinizde ise şehri tepeden görebilirsiniz. Ayrıca Wavel Katedrali de bu kale surları içinde. Paskalya dönemi önünde inanılmaz bir kalabalık vardı ve biz içeri girme fikrini aklımıza bile getirmedik bu nedenle. 

Kazimierz – Diğer bir deyişle Yahudi Bölgesi

Krakow’da en beğendiğim yer bu bölge oldu. İsmi her ne kadar Yahudi Bölgesi olsa da artık burada çok az Yahudi yaşıyor. Sağ kalanların bir çoğu savaş sonrası ülkeyi terk etmiş.

Bu bölgeye muhakkak zaman ayırın derim. Cafeler, restoranlar, koşer yemek, sokaklar, grafitiler, savaş öncesinden kalan dükkanlar… hepsi görmeye değer.

Krakow’da tam tamına 175 Kilise olduğunu biliyor musunuz? Bu kiliselerden bazıları da Yahudi Bölgesi’nde. En ünlülerinden biri Barok tarzdaki Skatka.

Bu bölge aslında ilk kurulduğunda yani 1335 yılında Krakow şehrinin bir parçası değilmiş. Bağımsız bir şehirmiş. İsmi de burayı kuran Kral Kasimir’den geliyor. Ama 1494 yılında Krakow’dan gelen Yahudiler burayı Yahudi Bölgesi’ne çevirmişler. Bu nedenle bu bölgede kiliselerin yanı sıra bir çok Sinagog var. Eğer daha önce hiç Sinagog gezmediyseniz bir tanesinin içine girmenizi kesinlikle tavsiye ederim. Bu bölgenin en ünlü Sinagog’u Remu Sinagog’u. Mesela burayı gezebilirsiniz. Bu bölgede 1551 yılından kalma bir Yahudi Mezarlığı var. Biz Prag’daki Yahudi Bölgesi’ni gezerken hem Sinagog’a girmiş hem de mezarlığını gezmiştik. Bu nedenle Krakow’da Yahudi Bölgesi’nin sokakları arasında dolaşmayı tercih ettik ve ünlü Skatka Kilisesi’ni gezdik. Ama eğer sizin daha önce böyle bir deneyiminiz yoksa bence Krakow bunun için ideal. Yahudi Bölgesi’ne daha çok zaman ayırabilirsiniz.

Bu bölge tarihinde önce Avusturya’nın eline geçmiş sonra tekrar Polonya geri almış. Ardından tekrar Avusturya’nın hakimiyetine girmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar burası Getto’nun bir parçası haline getirmişler. Buradaki Yahudilerin hemen hemen hepsi öldürülmüş. Sağ kalmayı başaranlar da ülkeyi terk etmiş zaten.

Buranın önemi Schindler’in Listesi filminin çekilmesi sonrası tekrar artmış ki filmin bir çok sahnesi bu bölgede geçiyor. Aslında Getto nehrin diğer tarafında ama filmin sahneleri bu bölgede çekilmiş.

Getto Bölgesi – Plac Bohaterow Getta ve Schindler’in Fabrikası.

Bu iki yeri kesinlikle es geçmemelisiniz.

Plac Bohaterow Getta Krakow’daki Getto Bölgesi… Acının tarif edilemez yeri… Şehrin içinden geçen nehrin diğer yakasındaki  bu meydan, ilk olarak 1836 yılında yapılmış ve oldukça çalkantılı bir geçmişe sahip. Pazar yeri, atların toplandığı alan ya da otobüs terminali olarak kullanılan bu meydan Kraków Gettosu döneminde ise en büyük korku ve aşağılanma sahnelerine tanıklık etmiş. Getto’nun en büyük açık alanı olan bu meydanın o dönemki adı Plac Zgody. Bu meydan, aile bireylerinin birbirinden koparıldığı, ölüm kamplarına toplu sürgün edildiği, dayakların ve infazların yapıldığı yer. Sınır dışı edilmelerinin ve gettoların son tasfiyelerinin ardından Plac Zgody, Nazi kurbanlarının terk etmek  zorunda kaldığı mobilya, kıyafet, bavul ve diğer eşyalarla doluymuş. İşte bu görüntü daha sonra meydanın yeniden tasarlanmasına ilham vermiş. Savaştan sonra Plac Zgody’nin adı Plac Bohaterów Getta (Getto Kahramanlar Meydanı) olarak değiştirilip ve küçük bir anıt dikilse de, mekanın tarihsel önemini vurgulamaya yetmemiş. Son olarak, Plac Bohaterów Getta 2005’te tasarımı üzerindeki büyük tartışmalarla beraber yenilenmiş. Ayrılışı, yokluğu sembolize etmek üzere 70 adet geniş aralıklarla yerleştirilmiş metal sandalye ile, tüm meydan aslında Kraków Gettosu’nun mağdurlarına karşı garip ama ikonik bir anıta dönüşmüş. Getto’nun 14 Mart tasfiyesini anmak için her yıl 14 Mart sonrası ilk Pazar günü bir yürüyüş düzenleniyor. Nazi soykırımı kurbanlarını anmak için bir çok insan Plac Bohaterów Getta’dan eski Płaszów kampının bulunduğu yerdeki Holocaust anıtına kadar yürüyor… Bu meydandaki büyük boş sandalyeler yokluk, hiçlik duygusunu bana çok iyi aktardı. Bu nedenle beni çok etkiledi.

Ortadaki sandalye Plac Bohaterow Getta’dan. Fotoraflar ise Schindler’in fabrikasında çalışarak kurtulan Polonyalı Yahudiler

Krakow’da dönemle alakalı bir başka çarpıcı yer daha var. Schindler’in Fabrikası. Bu filmi seyredenler için çok tanıdık bir isim ki bence Krakow seyahatiniz öncesinde bu filmi mutlaka izlemelisiniz. Shindler aslında oldukça oportünist bir kişi ve nazi parti üyesi. Nazilerin Polonya’ya girmesi sonrasında Krakow’a gelerek yeni iş kollarıyla iş hacmini büyütmeyi hedeflemişti. Krakow’daki metal fabrikasının sahibiydi. Ancak Polonya’da toplu katliamlar başlayıp işin boyutu soykırıma ilerlediğinde fabrikasında çalıştırdığı Yahudileri kurtamayı başarmış. Nazilerle iyi ilişkiler içinde olan Schindler, fabrikasının savaş sektörü için önemli olduğunu söyleyip daha çok işçiye ihtiyacı olduğunu bahane ederek 1200’e yakın Yahudi’yi fabrikasına almış. Ama aslında asıl amacı bu insanları ölüm kamplarına gönderilmelerini engellemek. Bu fabrikada çalışanlar toplama kamplarından bu şekilde kurtulmuşlar. Filmi seyretmeyenler Krakow seyahatiniz öncesi muhakkak seyredin. Krakow ziyaretiniz sırasında da bu fabrikayı gezebilirsiniz.

Auschwitz-Birkenau

Yahudi Soykırımı’nın en vahşi anlarının geçtiği ölüm kamplarının başında yer alıyor bu iki yer. Burada 2,5 ile 3 milyon Yahudi öldürülmüş.

Buraya gitmeye kara verirseniz önceden biletinizi alın. Online aynı gün için bilet satışı yok. Çok az sayıda bilet sabah erken saatte kapıda satışa çıkıyormuş ama bence siz siz olun biletinizi önceden internet üzerinden alın. Rehber eşliğinde gezin. Bilet bulamazsanız bilet olmadan 2. Kampa ve bahçesine girilebiliyor, aklınızda olsun.

Polonyalı Yahudiler ve Soykırım hakkında tarihi bilgi okumak isterseniz aşağıda linki verdiğim yazıma göz atın derim.

Wieliczka Tuz Madeni

Krakow’a gideceğimizi duyan ve daha önce Krakow’u gören herkesin önerdiği bir yer oldu bu tuz madeni. Biz de Hallstatt seyahatimizde bir tuz madeni tecrübesine sahip olmamıza rağmen tekrar gidelim dedik. Oldukça ilgi çekici bir maden burası. Yerin altı resmen sanat galerisi gibi. Hatta içinde konser salonu bile var.

Tuz madenindeki konser salonu

Burası için ilk uyarım: Seyahat öncesi internet sitesini en ince ayrıntısına kadar incelemiştim ve turistler için önceden bilet alınmasına gerek yok tarzında bilgiye rastlamıştım. Bence kesinlikle yanlış bir bilgi bu. Bence kesinlikle önceden biletinizi almalısınız. Biz oraya gittiğimizde inanılmaz bir bilet kuyruğu vardı. Online bilet satışı olduğunu görünce sıradan çıktık ve internet üzerinden bilet almaya karar verdik. Ama atladığımız bir konu vardı. Aynı gün için  online bilet almak mümkün değil. En az 3 gün önceden o gün için bilet alınması gerekiyordu. Biz bunu fark etmedik ve başladık online işleme. Fatih biletleri aldığını söyledi. Bizde bir sevinç, bir sevinç görmelisiniz. Sonra fark ettik ki tarih yanlış – 3 gün sonrasına!!! Aradık ama sonuç alamadık. İptal şansı yok. Bilet gişesine gittik hemen ve şansımıza iyi bir insan çıktı karşımıza. 2 telefon görüşmesi sonrası biletimizi o güne çevirdi. Toptan döndük yani. Aynı gün 16:00’daki tura katıldık.

Siz siz olun biletinizi önceden alın. Tur rehberle yapılıyor. Rehbersiz içeri girmek mümkün değil ve 3 saat sürüyor. Aşağısı dışarıya göre az da olsa serin. İnce bir mont, kazak alın. Kıyafet vermiyorlar. Turu tavsiye ederim. (Kişi başı 90 zloty)

Keyifli bir Krakow seyahati dilerim…

Off the Road on the Track – Nisan 2019

Off the Road on the Track ve Gez Tat Anlat Aileleri – Nisan 2019

Yorumlar

yorum

Share

Gökçe Demirci